Bu sene çift ana dal sebebiyle farklı bir fakülteye gitmeye başladım. Son bir haftadır iki fakülte arası mekik dokuyorum desem abartmış sayılmam. Tabii bu süreçte kayıt işlerinden tutun müfredata ve ders kitaplarına kadar birçok konuda bilgi edinmem gerekli hususları öğrenmem gerekiyor. İnternetten yönetmeliği okuyorum lakin yine görevli hocaya gidip sorma ihtiyacı hissediyorum. Çünkü yönetmeliği en iyi o biliyor. Bu sebeple anladıklarımı teyid ettirme, anlamadıklarımı da sorup izah ettirme amacıyla soluğu hemen hocanın yanında alıyorum. Aynı şekilde ders notları için kırtasiyeden fotokopi almam gerekiyor. Yabancısı olduğum bir fakülte olması hasebiyle ne nerede bilmiyorum. Sınıftan bir arkadaşa soruyorum o da bana tarif ediyor. Lakin ihtiyatlı davranıp diyorum ki; “Beraber gitsek sen bana göstersen olur mu?” Tabiri caizse yolun nasıl gidileceği hususunda bana rehberlik etsen ben de görüp öğrensem. Bu bahsettiklerim bir kurgu falan değil yaşadığım olaylar ve fıtrî olarak verdiğim tepkiler. Yukarıdaki satırları okurken kimilerinin zihninde bir şeyler canlanmıştır. Canlanmayanlar içinse bunu niye anlattığımı zikredeyim.
Bir insan olarak dünyalık basit bir meselede bile yönetmelik olduğu halde emin olmak için -acaba yönetmeliği yazanın maksadını doğru anladım mı diye- bir bilene sorma gereği hissediyorum ki adı üstünde dünyalık sıradan bir mesele. Ulaşmak istediğim menzile giden yolu tarifle değil de bir örnek üzerinde görerek öğrenme ihtiyacı hissediyorum. Pekiii! Bundan çok daha ehemmiyetli çok daha geniş bir mesele olan Allah’ın dini hususunda nasıl bir tavır sergilemeliyim? Yönetmeliği kendi başıma okuyup buradan anladıklarımla amel etmek mi yoksa o konuda izahla memur kılınan kişiye sormak mı? Kaldı ki basit birkaç sayfalık o güne hitab eden basit bir yönetmelik ile kıyamete kadar geçerli olacak, içinde envai çeşit meseleyi barındıran ve Hz. Ali’nin (r.a) ifadesiyle حما ل ذو وجوه bir kitap asla kıyas edilemez. Yani görevli ile irtibatın çok çok daha sağlam olması gerek. Aynı şekilde bu dini yaşama hususunda sadece tarif ile yetinmek midir doğru olan? Yoksa bir örnek üzerinden nasıl yaşandığını görmek mi?
Elbette konuyu akli ve nakli delillerle farklı şekilde temellendirebiliriz. “Peygamber efendimizin görevleri nelerdir? Bunun ayet delilleri nelerdir? Bu görevleri nasıl ifa eder? Bunların bizler için bağlayıcılık durumu nedir?” gibi soruların cevaplarını ihtiva eden onlarca kitap bulmak mümkün. Benim kastım meseleyi dallandırıp budaklandırmadan uzun uzun izahlara girmeden doğal hayattan örneklendirmek. Yani anlayan için mesele bu kadar basit ve net demek istiyorum. Peki ya anlamamakta ısrar eden ve Peygamber Efendimize postacı muamelesi yapanlar mı? Onlar için ne söylesek laf-ı güzaf…