Türk Bayat Boyundan olan Azeri Türk divan şairi Fuzuli (1483-1556), ellerini Allah’a kaldırır yalvarır:

Ey Arap, Acem ve Türk milletlerine feyiz veren Rabbim! Sen Arap kavmini dünyanın en fasih konuşan kavmi yaptın, Acem hatiplerinin sözlerini İsa’nın nefesi gibi cana can katan bir güzelliğe ulaştırdın! Ben Türk’üm ve Türkçe söylemek istiyorum! Tanrım, benden iltifatını esirgeme!” diye Türk dili tarihinin en güzel duasını yapmıştır.

Lisanların şahı, sanat ve kültür şaheseri Türkçenin güzel kullanılması ancak uzun yıllardır süre gelen özenti alışkanlığının terki ile mümkün olabilir. Her Türk’ün anadili ve var olmasının yegâne unsuru olan Türkçeyi doğru ve güzel kullanması, kendi öz duygu ve düşüncelerini ifade edebilmesi için tek çaredir.

Türkçenin tarihte en eski, köklü ve gelişmiş yapıda bir dil olduğu birçok dil bilimci tarafından somut biçime ispatlanmıştır. Arapçanın zenginliği, Farsçanın edebi üslûba sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak bu her iki dilinde şah eser olmasını sağlayan ise kökleri Milâttan öncesine dayanan Türkçenin temeliyle bütünleşmiş Osmanlı Türkçesidir. Günümüzde Latin kökenli Türk harfleri ile yazılan, Fransızca, Almanca, İngilizce gibi dillerden modern bakımda beslenen Türkçe ise kuşkusuz tüm dünya Türk boy ve uluslarına uygun yağıya sahip dilidir. Diğer birçok dile nazaran deyim, atasözü, fiil çekimi vb. unsurlarıyla zenginliği ve yeterliliği tartışmasız bir lisan olup, gerek sözcük, gerek anlatım bakımında geniş ve esnek yapısıyla her alanda ve her halükarda ihtiyaçları karşılayabilmektedir.

Kurallarına ve özgünlüğüne sadık, benimsenen bir Türkçenin tadına doyum olmaz.

Türkçe, doğru ve hakkıyla kullanıma ihtiyaç duyuyor. Edebiyat, sanat, kültür, teknik, espri, mizah, yerme, bilim veya başka bir hususta dil mi gerek? Nitekim Türkçe yeter!

Ne lazım tantanaya, artık kelimelere ve gereksiz ifadelere?

Türkçe konuşalım! Uydurukça, Türkishceden, ırkçı ve kısırlaştırılmış Türkçeden yahut yabancı bir dilin boyunduruğunda ezilmiş lisandan uzak durmak, bu hususlarda dili konuşup yazmak her Türkün bizzat görevidir.

Macar Türkolog V. Vambery: “Balkanlardan çıkan birisi, Türkçe konuşa konuşa Çin’e kadar seyahat edebilir.”

Düşünür Emerson: “Dil, yapılması için herkesin bir taş koyduğu bir şehirdir.”

Birçok düşünür ve edebiyatçı Türkçenin güzelliğini fark etmiştir. Ancak bu bilinçte olan ve dili doğru, düzgün konuşan ve yazan yazarların sayısı gün geçtikçe azalmaktadır. Gençler doğru kullanmak ve dili ile sanat, edebiyat icra etmek yerine kısır kalmayı, ifadelerin dahi yetersiz kaldığı bir tarzda yabancı dil hayranlığı içerisindedir. Anlamlarını daha bilmedikleri argo kullanma alışkanlığındadır. Bu konuda Cemil Meriç, Argo başlıklı yazısında: “Argo kanundan kaçanların dili; uydurma dil, tarihten kaçanların.” demiştir.

Günümüzde bilim dili olarak İngilizce kabul edilmektedir. Fakat eğitim ve konuşma dili yahut edebiyat dili olmamalıdır. Birçok eğitim kurumu eğitim dili olarak İngilizceyi benimsemiştir. Ancak ortaya çıkan sonuç ise yeterli İngilizce öğretmemekle beraber, anadilin de yok olmasına neden olmuştur.

Kırım atasözünde “Dilini kaybeden milliyetini de kaybeder.” Denilerek konunun önemi vurgulanmıştır.

Yazarlık alanında uzmanlaşan yabancı bir ilim adamı dil ve yazma konusunda şunları ifade söylemiştir;

  • Konuştuğun gibi yaz ve doğal ol.
  • Kısa kelimeler, cümleler ve paragraflar kullan.
  • Süslü kelimelerden uzak dur ve jargon asla kullanma.
  • Alıntı ve aktarımlara dikkat et.
  • Uzun uzadıya anlatılardan uzak dur. İstediğini kısa ve net biçimde her cümlenin başında belirt.
  • Evvel Talep, Ahır Gerekçe” ilkesine uy. Önce ne istediğini açık biçimde belirt. Sonra gerekçelerini kısa ve açık ifadelerle açıkla.
  • Yazmak” eylemden ötedir. Dilin sanata, sanatın şahesere dönüşmesine vesile kılar.

Dili Güzel Konuşmak İçin Yapılması Gereken En Önemli Üç Adım:

  1. Dilini Sev!
  2. Dilini en iyi biçimde hakkıyla öğren!
  3. Bolca dilinde okumalar yap, deyim, atasözü, tonlama ve edebi söylencelere yazımlarında bolca yer ver!

Mevlüt TAPAN