Kamusal/özel ayrımı, genel veya kolektif sosyal ilgileri temsil eden kurumlardan, hane halkına kadar uzanan geniş bir aralığı içine alır. Modernite kamusal/özel ayrımını ters yüz etse de yine de modern ayrımlar eskiye paralel olarak gider.

Bununla birlikte modernite kamusal/özel ayrımını bazı şekillerde karmaşıklaştırmıştır. Modern kamusal/özel ayrımı tek değil, en az iki ayrımı içerir. Birincisinde genel menfaat ile özel menfaat arasındaki oldukça geniş bir ayrıma işaret eder. Devletin kamu, sivil alanın ise özeli temsil etmesi gibi. İkinci ayrımda hem devlet hem sivil toplum aynı zamanda iş dünyası, çoğunlukla kadın ve çocuklarla sınırlanmış olan evcil hane halkının özel alanı dışında iş yaptığı farz edilen erkekler tarafından oluşturulmuş bir kamu alanı olarak görülebilir.

Kamusal ve özel arasındaki ilişkiye liberal bakış genellikle sivil toplum ve devlet arasındaki bir ilişki olarak tanımlanır. Buna göre özel alan sadece hanehalkı değil aynı zamanda insanların kendi politik ve ekonomik çıkarlarının peşinde koşarken bir araya geldiği gönüllü birlikler alanı olarak da tanımlanır.  Kamu alanı da kısaca devletin kontrolünde olan taraftır.

Modern sosyal düşüncenin başlangıcından bu yana özel ve kamusalın  devlet ve sivil toplumla özdeşleştirmesi hane halkı dünyası ve onun dışındaki dünya arasında temelde yatan başka bir ayrımı daha tanımlıyordu. Modern öncesi dönemde üretim ve yeniden üretim büyük ölçüde farksızdır ve evden sürdürülüyordur. Ancak modern ekonomik ilişkiler kamuyu özel olandan kesin biçimde ayırmıştır. Bu durum iş bölümünün cinsiyete dayalı hale gelmesini ve kadının evde yaptığı işleri ücretsiz hale getirmiştir.

Bununla birlikte kamu dünyası ile özel hane halkı arasındaki ayrımın ilgili olduğu alanlar ücretli ile ücretsiz iş arasındaki ayrımdan çok daha fazladır. Özel alan ve onun sakinleri tam manası ile kamu dünyasında faaliyette bulunanlara hizmet edebilecek fakat onlara eşlik edemeyecek bağımlılar olarak kamuya tabii ve ondan aşağı görülür hâle gelmiştir. 

Sosyal yorumcular tarafından kamusal ve özel ayrımının bulanıklaştığına dair değerlendirmeler yapılmaktadır. Kamusal hayatın özel alanı işgal ettiğine yönelik liberal yaklaşımlara karşıt olarak Richard Sennett, Lefebvre ve Frankfurt Okulu düşünürleri tarafından özel hayatın hem kapitalizmin hem de bürokratik devletlerin yayılmasıyla giderek ideolojik veya kurgusal hale geldiğine dair yorumlar yapılmaktadır. 

Sonuç olarak birtakım postmodern argümanlar modernite altında farklılaşmış diğer çoğu alanla birlikte kamusal özel ayrımının bozulmasına vurgu yapmaktadır.

Abdullah YARGI