Namibya… Afrika’nın güney batısındaki bu devasa ülkenin ilginç bir özelliği var: Batı tarafından ünlü Namib çölü, Atlas okyanusunun serin sularıyla buluşuyor. Bu özelliğiyle Namib çölü, okyanus sularıyla buluşabilen dünyadaki 6-7 noktadan biridir ve 80 milyonluk tarihiyle Dünyanın bilinen en eski çölüdür. Namibya’nın elbette bütün toprakları çöl kumlarından  oluşmuyor. Düz ovaların bulunduğu alçak kısımlarda insanlar hayatlarını tarım ve hayvancılıkla sürdürdürüyorlar. Bu düz ovalarda ise Namibya’nın meşhur kırmızı vücutlu kabilesi Himbalar yaşıyor. Ne var ki, buradaki ovalar sanıldığı gibi değersiz değiller. Bu toprakların altında milyonlarca Elmas var!

Bu ELMAS’ların kokusunu, ilk kez Almanlar alıyor. 1884’te Alman himayesine katılan Namibya’yı, Almanların seçmesinin temel nedeni, Bremenli bir tütün tüccarı olan Franz Lüderitz’in okyanus’a yakın bir yerde toprak satın almasıdır. Bu toprakların verimli olduğunu anlayan Almanlar, zamanla buraya akın eder ve ülkenin dört bir yanına kasabalar kurmaya başlarlar ve doğal olarak da bu kasabalara Almanca isimler verirler. Öyle ki, zamanla Almanlar bu ülkenin yerlisi oluvermiştir ve hala ülkedeki 13 farklı etnik gruptan biri Germenler’dir. Diğerleri ise sırasıyla; San, Damaras, Ovambos, Namas, Hereros, Oorlams, Kavangos, Doğu Kaprivianları, Rehoboth basters, Kaokovelders ve Setsvana yerlileridir.   

Almanların inşa ettiği kasabalardan biri de ”Kolmanskop” isimli bir sahil kasabası. Türkçe’ye ”Coleman’ın başı” olarak çevrilebilir. 1910 yılında Elmas bolluğu yaşayan bu kasaba, günümüzde, terk edimiş vaziyette  ve hergeçen gün biraz daha çöl kumlarının içine batıyor.

Kolmanskop’un tarihi

Bir liman kenti olan Lüderitz’in 15 km doğusunda yer alan bu kasaba, 1908 yılında sadece basit bir demiryolu istasyonu idi. O zamanlar Lüderitz ve Keetmanshoop arasında bir demiryolu inşa edilmişti ve Kolmanskop da bu iki güzergah arasında kalan bir duraktı. Efsaneye göre, bir Nama adamı olan Coleman, bu istasyona öküz arabasıyla gelmiş, buraya saplanmış ve sonuçta susuzluktan ölmüştür.

Namib Çölündeki Hayalet Kasaba: Kolmanskop

1908 yılında demiryolu çalışanlarından biri olan Zacharias Lewala yerde parlak bir taş bulur ve taşı incelemesi için demiryolu müdürü August Stauch’a verir. Daha sonra, Stauch, Gransplatz istasyonunda kalır ve demiryolu hattının kumdan temizlenmesini ister. O, bir maden bilimcidir ve arkadaşlarına değerli, farklı bir taş bulmalarına durumunda kendisine vermelerini öğütler. Lewala’nın bulduğu taşın bir elmas olduğunu hemen anlar. Yine de maden mühendisi olan yakın arkadaşı Söhnke Nissen’e danışır. Söhnke de bu taşın elmas olduğunu döğrular. Stauch ve Nissen, sessizce işlerinden istifa ederler ve Kolmanskop’ta 75 km²’lik bir araziyi zimmetlerine geçirirler ve başarılı bir şekilde elmas arama çalışmalarına devam ederler.

Bununla birlikte, iyi haber tez yayıldı ve elmasların bulunmuş olması bir sır olmaktan çıktı ve binlerce elmas avcısı ve maceracı bölgeye yerleşti. 2 yıl içinde kasaba inanılmaz birşekilde büyüdü. Birkaç yıl içinde Kolmanskop, dünyadaki en zengin kasabalardan biri, Afrika’nın ise en zengin kasabası haline geldi. Kasabanın o zamanki altyapısı benzersizdi ve 1911 yılında kasabada elektrik enerjisi, lüks taş evler, bir kumarhane, bir okul, bir hastane, buzdolapları için buz üreten bir fabrika, bir tiyatro, bir balo salonu, bir spor salonu, bir bowling pisti, bir tuzlu su yüzme havuzu ve bunun gibi birçok tesis inşa edildi. Üstelik kasabada sadece o sıralarda sadece 400 insan yaşıyordu. Güney Afrika’daki ilk x-ray cihazınında yine bu hastanede kullanılmış olması da dikkate değerdir. Bu cihaz, elmas avına çıkıp elmas yutmuş işçilere hizmet vermekteydi.

1908 yılında, sahil hattı boyunca, daha fazla elmas avcısının arama yapmasına izin verilmedi ve bölge ”Yasak Elmas Bölgesi” ilan edildi. Elmas madenciliği endüstriyelleşti ve elmaslar elekten geçirilip büyük fabrikalarda yıkandı. Yerden çıkarılan 10 tonluk kumdan sadece 2 karatlık bir elmas ayıklanabiliyordu.

Bu yöntemle, 1 tonluk bir elmas kütlesi 1. Dünya Savaşına kadar çıkarıldı. 1914’te savaşın patlak vermesiyle, üretim neredeyse sıfıra indi ve bu şekilde Alman kolonisi Namibya’da kaybederek, Alman Elmas Koloniciliği de sona ermiş oldu. Namibya üzerindeki kontrolü Güney Afrika devraldı.

Kolmanskop’ta yaşayan son insan, kasabayı 1956 ile 1960 yılları arasında terk etti…

Furkan ARISOY