Müslümanlar olarak kitabımız Kur’an-ı Kerim’dir diyoruz fakat onunla amel etme ve layıkıyla öğrenme konusunda genel manada çok başarılı olduğumuz söylenemez. Kitabımız -bir başka deyişle- rabbimizin bize mektubu olan Kur’anı Kerimi daha iyi anlamak için bazı bilgileri öğrenmemizde fayda var. Bu amaca binaen bu yazı dizisinde Kur’anın anlaşılmasına yönelik Ulumul Kuran (Kuran İlimleri) dediğimiz bazı ilimlerden bahsedeceğiz.
Kelimelerin anlamından gidecek olursak Kur’an kelimesi terim olarak “Hz.Peygamber’e (a.s) vahiy yoluyla indirilip mushaflara yazılan tevatüren nakledilen ve okunmasıyla ibadet edilen muciz bir kelam olarak.” tanımlanır. Ulum ise ilim kelimesinin çoğulu olup lügatte bilmek ve anlamak manasına gelir. Istılahi olarak da “meseleleri delilleriyle birlikte idrak etmek” şeklinde kullanılır. İkisini meczettiğimizde ise ‘ulum‘ yani ilim lafzının çoğulu olarak kullanılmasına nispetle kendisiyle Kur’ana çeşitli açılardan hizmet eden ilimler anlamını vermek mümkündür.
Bu ilimlerin sayısı ve tasnifi kişiden kişiye değişmekle beraber biz 3 ana başlıkta toplayacağız.*
Kur’anın lafzıyla ilgili ilimler
-Uslübül Kur’an
-Mübhematul Kur’an
-Garibul Kur’an
-Aksamul Kur’an
-Vücuh ve Nezair
Kur’anın anlamıyla ilgili ilimler
-Müteşabihul Kur’an
-Hurufu Mukattaa
-İcazul Kur’an
-Müşkilul Kur’an
-Tekrarul Kur’an
-Mecazul Kur’an
-Münasebetül Kur’an
-Fezail Kur’an
Tarih içerikli ilimler
-Kısasul Kur’an
-Esbabun Nüzul
-Nasih-Mensuh
Kur’anın lafzıyla alakalı ilimlerden biri olan Uslub’u-l Kur’an ile başlayalım.
Uslübul Kur’an
Edebi bir terim olarak “bir insanın, bir sanatçının veya bir sanat eserinin yahut bir devrin kendine özgü anlatımı” demektir. Kur’anın üslubuna geldiğimizde ise beşeri eserlerin hiç birinde rastlayamacağımız bir üsluba sahip olduğunu görürüz. Bunu 5 farklı noktadan açıklayalım.
-Kuranın ses nizamında müthiş bir ahenk vardır. Mesela tehdit içeren ayetlerin lafzındaki kelimelerin kullanımı incelendiğinde kulağımıza çok sert bir eda gelirken cennetliklerin durumu açıklanırken çok naif ve insanı dinlendiren bir sesleniş söz konusudur. Bu sadece arapça bilenler için geçerli olmayıp herkes için geçerlidir. Hiç arapça bilmeseniz bile konuyla ilgili ayetleri arka arkaya dinlediğinizde bu farkı görebilirsiniz.
-Lafız ve mana dengesi söz konusudur. Ayetler incelendiğinde her harfin bir anlam bütünlüğüne delalet ettiği hiç bir şeyin fazla olmadığı veya eksik bırakılmadığı görülür.( Arapça dilbilgisi ile alakalı olduğu için detaya girmiyoruz.)
-Aynı anda farklı kitlelere hitap eder. Konu hakkında bilgisi noksan olanlar sathi manayı anlarken derine vakıf olamazlar ama daha derin bilgi seviyesine sahip oldukça manalar çeşitlenmektedir. Örnek verecek olursak İhlas Suresindeki لم يلد و لم يولد O doğurmamış ve doğmamıştır ifadesini alalım.
Sıradan bir insan Allahu Teala’nın babası ve çocuğu olmaktan münezzeh olacağını; ilim sahibi bir insan Hz.İsa’nın tanrı olamayacağı çıkarımına delil olarak kabul eder.
Derin bir anlayışa sahip insanlar ise bu ayetten Allahın ebedi ezeli ve ahir olduğunu, hiçbir surette zatında , sıfatlarında ve fiillerinde eşinin, benzerinin olmadığını çıkarırlar.
Bunların hepsi tek bir cümleden çıkan anlamlardır. Bunun örnekleri çoktur.
-Konular iç içe bulunur. Normal bir kitap telifinde konular ilgili bölümlerde ayrı ayrı zikredilir ve bir sıraya konur. Lakin Kur’an uluhiyyet, nübüvvet, insan, ibadet ahlak ve ahiret gibi temel konuları tek bir mana yani “İnsanları kendi hür iradeleriyle Allaha kulluğa çağırma.” olgusu etrafında ele alır. Bu da tüm kitap boyunca olgunun canlı kalmasını sağlar. Çünkü her bahiste o olgu etrafında dönen bir kurgu söz konusudur. Hulâsa rabbimiz birçok konuyu adeta farklı noktalara serpiştirmiştir ve tüm konuların içine de kulluk tohumunu yerleştirmiştir.
Giriş mahiyetindeki bu yazıda bu kadar ile iktifa edelim. Örnekleriyle beraber bazı ilimlere ise diğer yazılarda değineceğiz.
*Bu yazıyı hazırlarken hem tasnif hem de içerik konusunda Prof.Dr.Muhsin Demirci’nin kitaplarından yoğun bir şekilde istifade edilmiştir.