6 Şubat Kadın Sünnetine Karşı Sıfır Tolerans Günü. Ben de bu vesileyle o gün Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesi öğrencilerinin daveti üzerine bir Zoom toplantısına katıldım. Tıp öğrencilerine kadın sünnetiyle ilgili bir sunum yaptım. Çok verimli geçtiğini söyleyebilirim. 

2013 yılında İnternetten şans eseri tanıştığım Kenyalı Dan Ombija isimli genç, bana köylerinde kadınların sünnet edildiğini ve birilerinin onlara yardım etmesi gerektiğini söyledi. Bir aktivist olarak ben de Dan’ın bu kibar davetini kırmayıp Kenya’ya gittim. Kenyanın Kilgoris köyü yakınlarındaki Masaai yerleşiminde yaşları 11-15 olan küçük kız çocukları vahşi bir şekilde sünnet ediliyorlardı. Sünneti yapan kişi genellikle köyün ileri gelen sünnetçi kadını oluyordu. Arkadaşım ve rehberim Dan, Luo kabilesinin bir mensubudur ve Luo’lar, Kadın sünnetine karşı olan bir kabiledir.

Luo insanları, entellektüel, meraklı ve İnsan haklarını savunan yetenekli ve dindar insanlardır. Dan ve onun kabilesinin Kadın sünnetine karşı olması beni çok sevindirdi. Derken, O, bana kadın sünnetinin Kenya hükümetinden habersizce gizliden gizliye yapıldığını söyledi. Anlaşılan sünnet, Kenya toplumunda kabul edilen bir pratik değil, yalnızca bunu hala yapmaya çalışan eski kafalı kırsalda yaşayan cahil bir kabile güruhu var. Kenyanın İsiolo bölgesinde yaşayan Borana kabilesi insanları halen kadınlarını sünnet etmektedirler. Yukarıda da belirttiğim gibi kadın sünneti her kabilede yapılmamaktadır ve vahşete karşı olan yüzlerce insan bulunmaktadır. Masaai kabilesinde küçük ve çok eski bir köy evinde yapmış olduğum Kadın Sünneti (FGM) sunumundan sonra kabilenin kadınlarının bu konuda daha bilinçli olacağını umarak köyden ayrıldım. 

Kadın sünneti, temel olarak kadının genital organındaki kısmi veya topyekün bir yaralanma olarak tanımlanabilir. 2500 yıl kadar önce ilk olarak Mısır’da yapılmaya başlandığı bilinmektedir. 4 çeşit kadın cinsel organı sakatlanmasından bahsedilir. Bunlar;

  • Clitoridectomy: Butün klitorisin tamamının veya bir kısmının kesilmesi,
  • Excision: Vajinayı çevreleyen iç dudaklarının bir kısmının veya tamamınnın kesilmesi,
  • İnfibulation: Labyayı kesmek suretiyle vajinal bir daraltma yaratmak.
  • Kadın üreme organını delmek, kesmek ve yakmak gibi zararlı pratikler.
Dünya üzerinde 200 milyon kadın kadın sünnetine maruz kalmaktadır.

Kadın sünneti denilen hadise, dünyanın gündeminden oldukça uzak aslında. Türkiye’de bu konuları merak eden kişi sayısı oldukça sınırlı. Oysa, Dünya üzerinde kadın sünnetine maruz kalan 200 milyon kadından bahsediliyor. Kadın sünneti en çok Afrika, özellikle Doğu Afrika, Ortadoğu ve Asya’nın bazı ülkelerinde çok yaygın bir şekilde görülüyor. Bu pratiği en çok yapan ülkeler arasında Mısır, Etiyopya, Kenya, Uganda, Tanzanya, Malezya, Cibuti, Irak, Hindistan, Endonezya ve Sudan var. 

Araştırmalara göre, kadın sünneti belli sebeplerden dolayı yapılıyor. Bunlardan ilki sünnetinin kabilede ya da toplulukta sosyal bir norm olarak benimsenmesi ve gerekli görülmesidir. Toplululuk tarafından kabul görmek ve dışlanmamak için kadınlar sünnet olmayı kabul etmek zorunda kalıyor. İkinci olarak, bu pratik yetişkinliğe adım atmış olan kızı evliliğe hazırlamak için yapılıyor. Diğer bir garip sebep ise kadının seksüel davranışlarını düzenlemek. Kadın sünneti, kadının eşine daha sadık bir kişi olması ve kadının evlilik öncesi cinsel ilişkiye girmesini engellemek amacıyla yapılıyor. Çoğu toplumda ise geleneğin ve kültürün bir parçası olması dolayısıyla nesilden nesile yapılmaya devam ediliyor. Kadın Genital Organının Yaralanmasının (FGM) bazı olumsuz sonuçları hayat boyu sürüyor. Bunlardan bazıları aşağıdaki gibidir:

  • Devamlı ağrı 
  • Ağrılı seks hayatı 
  • Doğurganlığı azaltan devamlı enfeksiyonlar
  • Kanama ve vajinada kistin ortaya çıkması
  • İdrara çıkmada ve idrarını tutmada sorun
  • Kendine zarar verme ve depresyon
  • Doğum sırasında düşük yapma riski.

Dünya üzerinde FGM’ye karşı savaşan bazı önemli kuruluşlar bulunmaktadırlar. Bu kuruluşlar, her yıl çeşitli kampanyalar düzenleyerek FGM’ye karşı ulusal ve uluslararası kamoyunun dikkat çekmektedirler. Bu kuruluşlardan en çok bilineni Desert Flower Foundation olup, 2002’de Dünyaca ünlü model Waris Dirie tarafından FGM’yi durdurabilmek amacıyla kurulmuştur. 2009 yılında Waris Dirie’nin hayatının anlatıldığı Çöl Çiçeği filmi konuyla alakası bakımından izlenmeye değerdir. Bu konuda kampanyalar düzenleyen diğer kuruluşlar sırasıyla Equality now,ActionAİD UK, Wallace Global Fund, 28 Too Many, Daughters of Eve, African Women Organization, World Health Organization, End FGM European Network, Safe Hands, Beyond FGM, The UN Refugee Agency, FORWARD, The Girl Generation, Africa Coordinating Center for Abandonment of FGM, Save the Children, Orchid Project, FGM National Clinical Group, Plan İnternational ve Hope Foundation for African Women’dır. 

Kadın sünneti son olarak Nijerya (2015) ve Sudan’da (2020) yasaklanmıştır. Bu güzel bir gelişmedir. Kadın sünneti Afrika’da 20 ülkede ve 12 Gelişmiş Batı ülkesinde yasaktır ve cezai yaptırımları çok ağırdır. Buna rağmen ABD, İngiltere ve Avustralya gibi ülkelerde yaşayan göçmenler gizlice kadın sünneti yapmaya devam etmektedirler. Malezya’da 2009 yılında Ulusal Fetva Konseyi, Kadın sünnetini Malaylar için zorunlu kılmıştır. Malezya’da kadın sünnetinin halk arasındaki adı Mak Bidan (Ebeler).

Malezya’da Kadın sünneti çoğunlukla kırsal kesimde yapılmaktadır. GüneyAsya ülkeleriden Endonezya’da da pratik 2006 yılında yasaklanmış olmasına rağmen, karar din adamları tarafından protesto edilmiştir. Ülkede halen alenen ebeler, doktorlar ve hemşireler kadın sünnetini yapmaya devam etmektedirler. Malezya ve Endonezya müslümanları, kadın sünnetinin dinen sünnet olduğuna inandıkları için kızlarını sünnet ettirmektedirler. Hindistan, Bangladeş, Sri Lanka, Tayland, Brunei, Kamboçya, Vietnam ve Laos’ta da Kadın sünneti yapılmaktadır. Asya’da kadın sünnetinin hemen hemen hiç yapılmadığı ülkeler Çin, Kore Cumhuriyeti, Tayvan, Filipinler ve Japonya’dır. 

Kadın sünneti, vahşi bir pratiktir ve tüm dünyada en kısa zamanda tamamiyle yasaklanmalıdır. Kadın sünnetinin olmadığı bir dünya dileğiyle…

Furkan Arısoy