Özellikle, geçmişte Roma İmparatorluğunun hüküm sürdüğü yerlere gitmişseniz, muhtemelen iki bebeği emziren kurt heykellerini görmüşsünüzdür. Bu heykeller, tarihte Daçyalı Romalıların ülkesi Romanya ve Batı Roma İmparatorluğunun başkenti Milan, Ravenna ve tabii ki Roma’da fazlasıyla popülerdir ve şehrin birçok noktasında ziyaretçi akınına uğruyor. Heykellerinin yanısıra, Romulus ve Remus filmlere ve kitaplara dahi konu olmuştur. 1961 yılında çekilen Duel of the titans (Romulus et Remus) filmi, 1970’li yıllarda çekilen ve başrolde Kartal Tibet’in oynadığı Tarkan adlı film serisi, 2000 yılında çekilen ve izleyicinin beğenisini kazanan Kahpe Bizans filmlerinde ”Romulus ve Remus” efsanesi güzel bir şekilde işlenmiştir. Jane F. Gardner tarafından yazılan ”Roma Mitleri” kitabında da Romalı ikiz kardeşlerin hikayesini bulmak mümkün.

Bu iki kardeşin efsanevi hikayesine bakalım.

Romulus ve Remus kimlerdir?

Romulus ve Remus Roma şehrini kuran mitolojik ikiz kardeşlerdir.

İkizler doğar

Romulus ve Remus Rhea Silvia adlı bir prensesin çocukları olarak dünyaya gelirler. Babaları, acımasız savaş Tanrısı ”Mars”tır. Babaları, bir gün çocukları büyüyüp onu zorla tahttan indirecekler diye çok korkar ve bunun üzerine çocukları birgün Tiber Nehri’nin yanına götürür ve onları boş bir sepete koyar. Doğal olarak, bebeklerin kısa süre sonra öleceklerini düşünür.

Bir kurt tarafından büyütülürler

Oğlan çocukları, dişi bir kurt tarafından bulunur. Dişi kurt, onları diğer vahşi hayvanlardan korur ve onlara bakar. Bir ağaçkakan ise onların yemek ihtiyaçlarını karşılar. Sonunda bir gün, oralardan geçen bir çoban ağlayan ikizleri farkeder ve çocukları alıp evine götürür ve onlara kendi çocuklarıymış gibi bakar.

Oğlan çocukları, dişi bir kurt tarafından bulunur. Dişi kurt, onları diğer vahşi hayvanlardan korur ve onlara bakar.

Çocuklar büyüyorlar…

Çocuklar büyüdüklerinde, gerçek bir lider olurlar. Bir gün, Remus, Kral tarafından yakalanıp kıralın sarayına götürülür. Sarayda, Kral, Remus’un gerçekte kim olduğunu anlar. Bu sırada kardeşi Romulus birkaç çobanı yanına alır ve kardeşini kurtarmak için saraya giderler. Kralı öldürürler. Şehir halkı kralı onların öldürdüğünü öğrenince Remus ve Romulus ile gurur duyarlar ve onların şehrin ve ülkelerinin birleşik kralları olmalarını canı gönülden isterler. Fakat, ikiz kardeşler krallığı reddedip, kendi şehirlerini kurmak istediklerini söylerler. Orayı terkederler ve şehri kurmak için en ideal noktayı bulurlar…

Yeni bir şehir buluyorlar..

İkizler sonunda bugunkü Roma’nın sınırlarında yer alan bir bölgeye gelirler. İki kardeş de şehri sever. Lakin, her ikisi de farklı bir tepede şehri kurmak ister. Romulus, Palatine tepesini tercih ederken, Remus Aventine tepesini ister. Hangi tepenin seçileceğine dair Tanrılardan bir işaret beklemek konusunda anlaşılırlar. Remus 6 akbabadan işaret geldiğini, Romulus ise 12 akbabadan işaret geldiğini iddia eder. Her ikisi de kazandığını söyler.

Remus öldürülür

Romulus ileriye doğru atılır ve Palantine tepesinin etrafına bir duvar inşa etmeye başlar. Bununla birlikte, Remus kardeşini çok kıskanır ve Romulus’un duvarıyla alay etmeye başlar. Bir noktada, Remus duvarı geçmenin ne kadar kolay olduğunu göstermek için duvardan atlar ve buna çok sinirlenen Romulus, Remus’u öldürür.

Roma şehri kurulur…

Remus’un ölümüyle birlikte, Romulus kurduğu şehirdeki yaptğı çalışmalara devam eder. Roma şehrini M.Ö 21 Nisan 753 yılında resmen ilan eder. Kendini Roma şehrinin kralı ilan eder ve bunu herkese duyurur. Şehrin ismi de ”Romulus’tan gelen ”Roma” olarak isimlendirilir. Şehri, iyiden iyiye organize etmeye başlar. Örneğin ordusunu 3.300 insandan oluşan lejyonlara böler. Ona en sadık 100 kişiyi Aristokrat (Patricians) sınıfına dahil eder. Şehrin en yaşlılarını da Roma Senatosunun başına getirir. Şehir büyür ve zenginleşir. 1000 yıl içinde, Roma, Dünyanın en büyük, en güçlü ve en zengin şehirlerinden biri olur.

Furkan ARISOY