Dostlar Orta Doğu desem ne söylersiniz bana? Bazılarınızın petrol, savaş ya da gözyaşı dediğinizi duyar gibiyim. Evet bizim de bulunduğumuz bu coğrafya 20. ve 21. yüzyılda savaşların, acıların ve gözyaşlarının merkezi olmuştur. Bu coğrafya için Dünyanın Fırtına Merkezi denilmiştir. Oysa ki bu coğrafya içinde hep çeşitli güzellikleri barındırmıştır. Değişik kültürlere yer vermiştir. Çeşitli devletler hüküm sürmüştür. Hala günümüz insanlarının bile hayretle baktığı Mısır Piramitleri gibi eserler ortaya konmuştur. Bütün farklı kavimleri misafir etmiştir. Dinlerin geldiği yer olmuş, peygamberler burada yaşamışlardır. Bu coğrafya sonradan, son iki yüzyıldır savaşların yaşandığı, acıların dinmediği bir yer haline gelmiştir. Osmanlı’nın yıkılışı ve petrol mücadelesiyle başlayan bu süreç, gümüzde elan savaşın başladığı 2011 yılından beri yaklaşık 500 bin insanın öldüğü Suriye iç savaşıyla devam etmekte.

Müslümanlar hep zulüm görmüş ve gözyaşı eksik olmamıştır. Şua nda ise malumunuz terör örgütlerinin birbiriyle çatıştığı yer olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte ben bu coğrafyanın bu hale gelmesine katkı sağlayan Sykes Picot Antlaşması’na değineceğim…

Bu gizli anlaşma bu coğrafyayı şekillendirmiş ve bugünkü acıların ortaya çıkmasına vesile olmuştur.

şerif hüseyin

Şerif Hüseyin

Sykes Picot Antlaşması 1916 yılında İngiltere ve Fransa arasında yapılan Osmanlı Devleti’nin Orta doğu topraklarını paylaşılmasını öngören gizli antlaşmadır. Bu antlaşmayla bu iki devlet Osmanlı topraklarını aralarında paylaşmış ve Orta doğu’da bir hat çizmişlerdir. İngiltere, o dönem Mekkeli Şerif Hüseyin’i Arap devleti vaadiyle Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtmıştır. Şerif Hüseyin ve İngiltere arasında Mac Mahon Antlaşması imzalanmış fakat Fransa buna karşı çıkmış ve yeni bir antlaşma imzalanmıştır. Bu yeni imzalanan antlaşma Sykes Picot olarak adlandırılmıştır. Zira bu isim iki devletin Dışişleri bakanlarından gelmektedir. Rusya’nın da onayıyla yapılan bu antlaşmaya göre:

1. Rusya’ya Trabazon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmını alacaktı.
2. Fransa’ya  Doğu Akdeniz bölgesi, Antep Adana, Urfa, Diyarbakır, Mardin, Musul ve Suriye kıyıları verilecekti.
3. İngiltere’ye Hayfa ve Akka limanları, Bağdat, Basra ve Güney Mezopotamya verilecekti.
Fransa ve İngiltere’nin elde ettiği topraklarda Fransız ve İngiliz denetiminde bir Arap devleti kurulacaktı.
4. İskenderun serbest liman olacaktı.
5. Filistin kutsal bir yerleşim yeri olması nedeniyle bir uluslararası yönetim kurulacaktı.

Dostlar fakat bu gizli antlaşma Rusya’da yaşanan Bolşevik İhtilali ile yönetimi ele geçiren Lenin tarafından  Sarı Kitap ile dünya kamuoyuna duyurulmuştur.

Dostlar Avrupa devletleri Dünya Savaşında Osmanlıyı parçalama siyaseti gütmüş ve aralarında  bunun gibi gizli antlaşmalar yapmışlardır. Lakin bu antlaşmalardan sonra kurulan düzen hiç kimseye fayda sağlamamıştır. Bu topraklara huzur gelmemiştir. Dünya Savaşı sonrası savaşlar bitmemiş ve İkinci Dünya Savaşı ortaya çıkmıştır. Bölgede Yahudiler uzun zamandan beri emelleri olan devleti kurmuşlar ve Arap İsrail savaşları meydana gelmiştir. Daha sonra kurulan devletler arasında sınır sorunları ortaya çıkmış ve çatışmalar yaşanmıştır. Büyük devletler bu kurulan devletlere müdahale etmişler ve sahip oldukları petrolü ele geçirmeye çalışmışlardır. Bunun en yakın örneğini Irak Savaşında görmekteyiz. Var olduğu savunulan nükleer silahlar bulunamamış ve Irak bir çok örgütün birbiriyle savaştığı kan gölü haline dönmüştür.

Bu coğrafya gerek din ve mezhep savaşları, gerek devletler arası çatışmalar yüzünden hep savaşın odak noktası olmuştur. Şimdi de örgütlerin savaştığı ve iktidar mücadelesi yaptığı bir alan olmuştur. Oysaki olan bu coğrafyada yaşayan insanlara olmaktadır. Onlar göç etmek zorunda kalarak ailelerinden ayrı kaldılar her daim savaşın acı bilançosunu yaşamlarında gördüler. Sykes Picot ve bunun gibi gizli yada bilinen antlaşmalar, kurulan devletler ve sınırlar huzur vermedi bu insanlara ve tek temennimiz bu coğrafyanın huzur bulması ve bu acıların inşallah dinmesidir…

Mesut Buldu
Tarihçi