Dostlar bugünlerde birçoğumuzun en önemli gündem maddesi ekonomi olsa da iki gün önce Erdoğan’ın uzay açıklaması gündemin en önemli sıralarında yerini aldı. Açıklamaya göre Cumhurbaşkanının belirttiği siteye başvuru yapan kırk beş yaş altı herhangi bir vatandaşımız uzay üssümüze gönderilecek ve orada hayatının en ilginç anlarından biri olacak uzay deneyimi yaşayacaktır. Belki birçoğumuz bu haberi es geçebilir geçim zaten zor bide uzayı mı düşünelim diyebilir. Fakat tarihin akışına baktığımız zaman aslında büyük devletlerin hiçte böyle düşünmediğini görüyoruz. Hatta aksine iki büyük güç ABD ve SSCB’nin kıyasıya bir uzay yarışına girdiğini görüyoruz. Bu yarışın tabii ki en önemli nedeni rekabetin dışında insanın yaşadığı ve yaşadığı dünya dışındaki yaşamı ve uzay merak etme duygusudur. İnsanlık tarihin her anında her zaman her şeyi merak etmiş ve merakını gidermeye çalışmıştır. Yıl 1960’lara gelince iki büyük devlet uzay merakını bir rekabete çevirmiş ve devletlerarası uzay yarışı başlamıştır.
>> Yapay Uydular
>> Canlılarla Uçuşlar
>> İnsanlı Uçuşlar
>> Aya İlk Adım
Dünya o yıllarda iki büyük dünya savaşı atlatmış ve bu savaşların yıkımları devletleri yorgun düşürmüş. Bu iki büyük savaş sonrası iki büyük güç ABD VE SSCB kozlarını bu sefer başla alanlarda göstermeye başlamıştır. İşte bu döneme bizler soğuk savaş dönemi diyoruz. Soğuk savaş başını ABD’nin çektiği Batı Bloğu ile başını SSCB’nin çektiği Doğu Bloğu arasında olan kültürel, ekonomik her alanda rekabetin yaşandığı bir gerginlik dönemidir. Uzay yarışı da bu soğuk savaşın bir parçasıdır.
Bu yarışın başlangıcı ikinci dünya savaşı yıllarından kalma roket teknolojisine dayanır. Daha sonra uzaya uydu göndermeye hatta canlı göndermeye ve en sonunda aya ilk ayak basmaya kadar gider. Fakat ilk olarak uzaya bir roket göndermek düşüncesini Amerikalı bilim adamı Robert H. Goddard uygulamaya geçirmiştir. Daha sonraları uzaya uydu kurma düşünceleri bu yarışın devamı olmuştur.
Yapay Uydular
1957 yılında SSCB ilk yapay uydu olan SPUTNİK 1’İ başarıyla fırlatıp yörüngeye yerleştirdi. Bu hamle uzay yarışının ilk resmi adımı olmuş oldu. Sputnik 1 Amerika kamuoyunda uzunca tartışıldı ve Amerika’da korkuya ve birçok tartışmaya sebep oldu. Bu başarı Ruslar için Amerika’ya karşı büyük bir gövde gösterisi olmuş ve Rus halkı bu durumdan çok memnun kalmıştır. Amerika ise bu hamleye karşı nasıl bir cevap verme telaşına düşmüş ve uzay programına başlamıştır. Sputnik 1 !in fırlatılışından dört ay sonra Amerika Birleşik Devletleri EXPLORER 1 uydusunu fırlattı. Bu fırlatılan ilk uydular daha çok bilimsel amaçlı olup insanlığın merak duygusunun bir sonucuydu. Daha sonra bu uyduların yerini iletişim uyduları almaya başladı. Amerika ilk iletişim uydusu olan PROJECT SCORE uydusunu 1958 yılında uzaya fırlattı. Bu fırlatılan uyduların yerini daha sonra canlılarla uçuşlar aldı.
Canlılarla Uçuşlar
Nasıl ki laboratuvar deneylerinde ilk başta hayvanlı deneyler yapılıp sonra insan deneyleri yapılıyorsa bu uçuşlarda da ilk başta hayvanlı uçuşlar yapılıp daha sonra insanlarla uçuşlar yapılmıştır. Amerika’nın Almanya’dan elde ettiği Alman V-2 roketleriyle sinekler uzaya gönderilmiş böylelikle ilk hayvanlı bilimsel çalışma yapılmıştır. Daha sonra Ruslar SPUTNİK 2’nin fırlatılışı ile uzaya ilk kez Laika adında bir köpek gönderdiler. Fakat köpek o anki teknolojinin hala istenilen seviyede olmamasından dolayı aşırı sıcaklıktan ölmüştür. Daha sonra Rusların gönderdiği iki köpek Belka ve Strelka yörüngeye ulaşıp dünyaya canlı olarak dönmüşlerdir. Amerika bunun üzerine şempanzeleri uzaya göndermiş ve son olarak Ruslar kaplumbağaları uzaya göndererek uzay yarışında ilk canlı uçuşları gerçekleştirmişlerdir.
İnsanlı Uçuşlar
Ruslar canlı uçuşlardan sonra bu sefer insanlı uçuşlar için çalışmalara başlamışlardır. SSCB Vostok serisi uzay araçları ile uzaya ilk kez insan göndermeyi başarmışlardır. Yuri Gagarin Vostok 1 uzay aracıyla 12 Nisan 1961 yılında dünya yörüngesine başarıyla ulaşan ilk insan olmuştur. Hatta bu tarih hala Ruslar tarafından kutlanmaktadır. Yuri Gagarin dünya yörüngesinde 108 dakikada tam bir tur attıktan sonra Rusya’ya inmiştir. Bu başarı bütün dünya tarafından hayranlıkla karşılanmış ve Ruslar bu uzay yarışında bir kez daha önde olduklarını dünyaya ispat etmişlerdir. Bu gelişmeler tabi ki Amerika cephesinde uzay programının daha da hızlanmasına sebep olmuştur. 25 Nisan 1961 tarihinde Amerikalılar ilk astronotlarını Mercury-Redstone adlı uzay aracı ile uzaya gönderdiler. Fakat bu araç Rusların aracının aksine başarısız olup yörüngeye giremedi. Tekrar dünyaya dönüş yaptı. Amerika başarılı insanlı uçuşunu John Gleen yönetiminde Mercury 4 aracı ile yaptı. Fakat Sovyetleruzay başarılarını başka şekillerde gerçekleştirmeye başladılar. Örneğin Valentina Tereşkova Vostok 6 aracı ile uzaya gönderilen ilk kadın oldu. Aleksei Leonov 1965 tarihinde ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştirdi. Rusların bu başarıları onları daha da iştahlandırdı ve daha sonra Voskhod uzay programına başladılar. Bu program ile uzaya aynı anda üç insanı göndermeyi denediler. Fakat çabalar başarısız oldu. Ruslar uzay yarışında ilkleri başarmış ve Amerika’ya karşı üstünlük sağlamıştı. Bunun üzerine Amerika’nın yeni başkanı onlara karşı yeni bir hamle yapmanın daha doğru olduğunu düşünüyordu. İşte Aya ilk adımı atmak bu çalışmanın en önemli ödülü olacaktı.
Aya İlk Adım
Amerikan başkanı seçim zaferi sonrası balkon konuşmasında Ruslara karşı ‘’ Bence milletimiz bu on yıl bitmeden aya bir insan indirme ve onu sağ salim dünyaya geri getirme hedefine kendini adamalıdır.’’ diyerek uzay çalışmalarında en önemli hedefinin ay olduğunu ortaya koymuştur. Aya insan indirme ve getirme projesine verilen isim APOLLO PROGRAMI olmuştur. Amerikalılar ilk başta Ruslara bu projede destek vermeleri ve teknolojik olarak yardım etmeleri için teklif götürdüler. Fakat Ruslar bu teklifi kendilerinin de aya insan indirme projesi olduğunu belirterek reddettiler. Bunun üzerine ABD Apollo programı çerçevesinde çeşitli araçları uzaya göndererek onların uzayda manevra ve kenetlenme kabiliyetlerine baktılar. Bu araçların gösterdikleri başarılar üzerine 20 Temmuz 1969’da APOLLO 11 uzay aracı aya iniş yaptı. Aracın komutanı Neil Armstrong böylelikle aya ilk adım atan kişi olarak dünya tarihine geçti. Bu başarısı onun şu sözleri ile hafızalara kazınmıştır. ‘’Benim için küçük fakat insanlık için büyük bir adımdır. Amerika’nın bu büyük adımından sonra herkes Rusların da bunu başarıp başaramayacağını merak ediyordu. Fakat Rusların uzay çalışmaları Amerikalılar gibi tek bir merkezden komuta edilmiyordu. Zira bu yapılan çalışmaların çok maliyetli olduğu görüşü Rus cephesinde hakimdi. Yine de aya iniş çalışmaları yapılmış ve bu çalışmaları yapan kişi Korolyov’un erken ölümü ve aracın fırlatılmasındaki başarısızlıklardan dolayı aya iniş programı çözülmeye başladı. Ruslar her ne kadar çalışma yapmadıklarını inkar etseler de Aya insan indirmek için uğraşmışlardır. Hatta aya Luna 16 adlı robotu aya gönderip aydan örnekler almışlardır. Fakat aya insan gönderme konusunda Amerika’ya karşı başarısız olmuşlardır. Ruslar bu yarışta hep Amerika’ya karşı üstün olsa da aya insan gönderilmesi konusunda başarısız olması sebebiyle dünya kamuoyunda Amerika ön planda olmuştur.
Bu yarışın bitmesinin sebepleri ise iki ülkenin de yetmişler başı ile ekonomik olarak bu çalışmaların maliyetinden çekinmeleri ve 1973 petrol krizi ile tasarruf tedbirleri almak zorunda olmaları diyebiliriz. Biz ise son yıllarda yaptığımız çalışmalar ile uzay çalışmalarına dahil olduk.
Lakin insanoğlu her ne kadar merak duygusu ile uzay çalışmaları yapsa da ve bu çalışmalar biz insanların yararına olsa da bazı endişeler de taşımıyor değilim. Zira içinde bulunduğumuz dünyanın havasını suyunu bile kirletiyorken bir de uzayı da kirletmeyelim istiyorum. Dünyanın zaten dengesini alt üst ettik kaç senedir en önemli konu iklim değişikliği iken birde uzayda geri dönülmez tahribatlara sebep olursak bunun vebalini bütün insanlık olarak öderiz. O yüzden uzay çalışmalarında her ne kadar merak duygusu ile ve insanlığa yarar sağlama düşüncesi ile hareket ediyor olsak ta uzaya verebileceğimiz zararları iyi hesap ederek hareket etmeliyiz. Yani anlayacağınız kaş yaparken göz çıkarmayalım. Çünkü kainattaki kendi dünyamız dahil hiçbir yıldız ve gezegenin sahibi değiliz o yüzden bu durum onların sahibi gibi davranmamızı gerektirmez.
Selametle kalın dostlar….
Mesut BULDU