Öncelikle her şeyin fazlası elbette ki zarardır. Birçok kişi, film veya dizi seyrederken dinlendiğini düşünmektedir. New York Times haberine göre etrafımızdaki elektronik cihazlar tahmin edilenden de fazla insan hayatına zarar vermektedir.
California Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar gösterdi ki, beynin dinlenmeye tahmin edilenden çok daha fazla ihtiyacı var. Sürekli bilgisayar, telefon veya televizyon gibi elektronik aletlerle ilgilenmek yahut izliyor olmak dahi beyni fazlasıyla yoruyor. Öyle ki beyin dinlenmeye dahi fırsat bulamıyor. İlgili Üniversite Fizyoloji Bölüm Başkanı Lorenk Frank’a göre; ‘Dinlenme zamanları, beynin önceden yaptıklarını tekrar etmesine olanak sağlıyor ve o bilgileri uzun süreli hafızaya kaydediyor. Ancak sürekli çalışan beyin, öğrenme işlevinden mahrum kalmakta ve bunu es geçmektedir.‘
Ayrıca Michigan Üniversitesi’nin yaptığı bir başka araştırmada ise insanların televizyon veya bilgisayarda film-dizi izlerken kendilerini dinleniyor sanıyor. Ama aslında aksine çok daha fazla yorulmaktadır.
Film seyretmek yerine sakince doğaya ve evrene yönelmek, derin düşüncelere dalmak teknolojik araçlara yönelmekten çok daha fazla beyne fayda vermektedir. Kişinin mutluluğu beyin organına bağlı olup, filmlerle öldürmemelidir.
Kişinin özüne ve ruhuna hitap etmeyen her film, adeta beyni yok etmeye odaklı işlev göstermektedir. Korku, psikolojik bunalım, suç ve şiddet içeren birçok film, kişinin ruh sağlığını gerçek manada olumsuz etkilemektedir.
Aşırı drama, aşırı komedi veya yetişkin içerikler de kişinin haz ve hissiyat sorunlarıyla stres yaşamasına neden olmaktadır. Daha sakin, bilgilendirici ve gözü yormayan, şiddetli geçişlerin olmadığı filmler tercih edilebilir ama o da haftada iki defadan fazla olmamalıdır.
Günümüzde birçok siyasi örgüt ve firma filmleri reklam ve bilinçaltı yönlendirme aracı olarak kullanmaktadır. Kişilere normal yaşantıda asla kabul etmeyecekleri olgu ve alışkanlıklar kazandırmaya yönelik hazırlanmıştır.
Çizgi film ve animasyonlarda gözden kaçmış gibi görünen ama aslında bilinçaltında çocukları yetişkin, suç ve uygunsuz alışkanlıklara yönelttiği kanıtlanmıştır. Renkler, söylem ve alışkanlıklar çocuk psikolojisini ciddi düzeyde etkilemektedir.
Günümüzde pizza, hamburger gibi birçok gıda ürünü filmler vasıtasıyla tanıtılmış ve alışkanlığa dönüştürülmüştür. Ayrıca görsel veriler kişinin kendi dünyasındaki algıları tekdüzeleştirmektedir.
Kitaplarda okuyup, kendi hayal dünyasında şekillendirdiği algı ve cisimler, filmlerde bir kişinin oluşturduğu görsellemeye ve kalıba bürünür. Bu da kişinin hayal gücü ve algısını olumsuz etkilemektedir.
İçerik çok faydalı olmuş. Teşekkürler