Beyin ölümü, beyin işlevlerinin geri döndürülemez biçimde kaybolması durumudur. Mutlak kişinin ölümü olarak neticelenen tükenme sürecidir. Bütün beyin, beyincik ve hayati merkezlerin bulunduğu beyin sapı denilen bölgenin işlevselliğini yitirmesiyle ve bireyin fiziki olarak ölümüyle sonuçlandığı bu süreç, bedensel ölümle eşdeğerdedir.

Beyin ölümü gerçekleşen kişilerde solunum ve dolaşım sistemlerinin çalıştırılması ancak yoğunbakım ünitelerinde özel solunum cihazları vasıtasıyla desteklenerek mümkün kılınabilir. Yetişkin bireylerde kaza, yüksekten düşme, darp ve ateşli silahlarla yaralanma gibi travmatik beyin hasarları beyin ölümüne neden olurken, çocuklarda ise solunum yolu tıkanması, yabancı cisim çarpması gibi etkenler neden olabilmektedir. Nöroloji, Nöroşiruruji, Kardiyoloji ve Anesteziyoloji-reanimasyon birimlerinden alanında uzman hekimlerce oluşturulan heyet tarafından gereken tüm kontrol ve tetkikler yapılır ve ardından beyin ölümü saptanır. Neticede ise birey, tıbben ölü sayılır.

Beyin ölümü ile bitkisel hayat birçok kesimce karıştırılmaktadır. Ancak birbirlerinden tamamen farklı durumlardır. Beyin ölümü gerçekleşmiş kişinin yapay olarak hayatta tutulması, yaşamının sürdürülmesi münkündür. Ancak tıbben ve beyinsel olarak kişi ölüdür. Anı ve hatıraları, içerisindeki ruh-nefis olgusu ve enerji tükenmiş varsayılır. Fakat bitkisel hayattaki kişiler ise birey olarak kabul edilir ve solunumu devam eder. Aylarca, yıllarca kişi yaşayabilir, hatta çok az dahi olsa bazı seçkin durumlarda hastanın iyileşme şansı vardır.

Beyin Ölümü Gerçekleşen Hasta Uyanır mı?

Şimdiye değin uyanan ve hayata dönen bir hasta olmamıştır. Beyin ölümü yasal olarak bildirildikten sonra geri dönüşü bulunmayan bir durumdur.

Beyin Ölümü Gerçekleşmiş Kişinin Neden Hala Kalbi Atıyor?

Birçok kişi, beyin ölümü olsa dahi kalbin atıyor olmasını yaşam belirtisi olarak düşünür. Beyin işlev göstermese dahi kalbin bir müddet oksijen desteği sağladığı için atması ve çalışması normaldir. Fakat beyin işlev göstermediğinden bir müddet sonra kalbin de zayıflaması ve gerin döndürülemez biçimde durması kaçınılmazdır. Kalp gibi, diğer birçok organ için de aynı durum söz konusudur.

Ruh, Beyin Ölümü ile Bedenden Ayrılır Mı?

Tıbben ölüm olarak kabul edilen beyin ölümü kanun ve tıp ilmince yaşamıyor ve ruhen de işlevsiz kabul ediliyor. Dini olarak ise zor bir konu olmakla beraber 1987 Ekim ayında Ürdün’de islam Konferans Teşkilatına bağlı Fıkıh Kurumu, konuyu etraflıca araştırıp, incelemiş ve bir karara bağlamıştır. Heyetin kararına göre beyin işlevselliğini tamamen kaybetmiş ve doktor raporu ile de belgelenmiş kişi, dinen de ölmüş sayılır. İlmi açıdan açıklamak gerekirse, ruh kişinin anı, irade ve düşüncelerini beyin organı vasıtasıyla işleyen bir varlıktır ve beyin ölümü, ruhun artık bu bedende ve bu dünya aleminde işlevini yitirmesi demektrir. Zira anılardan, irade ve hissiyattan uzak bir beden, beyin ruhsuz ve ölü kabul edilir.

Mevlüt TAPAN