Selçuklu Sultanlarından Sultan Sencer’e yazdığı mektubunda, İslam düşüncesinin ve siyaset felsefesinin merkezi bir değeri olan adalete vurgu yapmaktadır. Halkın içinde bulunduğu olumsuz durumun yöneticiler tarafından göz önüne alınması gerektiğini hatırlatmaktadır: “…Bugün bir saat adaletin yüz yıllık ibadete denk olduğu bir zamandır. Çok sıkıntı çeken Tus halkına merhametli davran. Burada yaşayan halkın ürünleri kuraklık ve soğuktan yok oldu. Yüz yıllık ağaçlar kurudu. Köylüler aç ve açıkta kaldılar. Buna rağmen onlardan vergi almaya kalkarsanız aramakla bulamayacağınız kuytu yerlere iltica ederler, dağlara çıkar ve belki de helak olup yok olurlar.”(1)
Gazali bir diğer mektubunu İbrahim es-Sabbah hakkında Fahrü’l Mülke yazmıştır. Mektubunda alimlerin bir toplumdaki varlığının önemine vergu yapmaktadır. Bundan dolayı elimlerin hile yapanlara karşı korunmasını öğütlemektedir. Gazali, ayrıca halkın ekonomik sorunlarına vurgu yapmakta ve onların korunmasını istemektedir: “…Duadan sonra en hayırlı olan şey, halkın ihtiyaçlarının giderilmesi için bilginlerin yöneticilere yaptığı uyarılardır. Cürcan şehri, uzun zamandan beri kendisine uyulacak bir alimden mahrumdur. Şimdi ise oraya büyük bir alim, İbrahim es- Sabah gitmiş bulunmaktadır. O alim yöreyi, ilmiyle ve takvasıyla canlandırmıştır. Verdiği derslerde ve yaptığı öğütlerde ünü her tarafa yayılmıştır. O yörede Ehl-i Sünnet yeniden dirilmiştir. Bu bilgine 20 yıldan beri Tus’ da, Nişabur’da, Şam’da ve Hicaz’da beraberliğimiz vardır. Kendisine binden fazla öğrenci uğramıştır. İlmi, dürüstlüğü ve takvayı kendisinde toplayan onun gibi insanlar çok az bulunur. Böyle bir insanın bulunduğu şehir imar edilmiş sayılır. O yörede, Onun aleyhine faaliyete geçen din düşmanları ortaya çıkmıştır. Çeşitli hile ve desiselerle onun hakkında sana yanlış bilgiler ulaştırılmıştır. Bu bozguncuların sözlerine itibar etmeyiniz. Kendisini hizmete adayan bu büyük alimi himayenize alınız. Hizmetini yerine getirmede ona maddi yardım ediniz. Köylülerin meyve ağaçları kurumuş, sırtlarına giydikleri deri gömleklerden başka bir şeyleri kalmamıştır. Onlardan vergi almayasın. (2)
Gazali bir diğer mektubu da Fahru’l – Mülke yazmıştır: “…Senin şehit baban, Kirman valisinin hayır işlerine başladığını duyunca vücudunun her tarafı titrerdi. Bu titreyiş, hayırdan hoşlanmadığından değildi. Bugüne kadar hiç kimse onu iyilikte geçememiştir. İyi şeylerde yarışmak dinin tasvip ettiği durumlardandır. Dini konular dışında kıskançlık yasaklanmıştır. Peygamber ‘ Haset, kazandığı malını Allah yolunda harcayan ve ilmiyle amel eden kişi için meşru kılınmıştır’
Ey Melik! Bilesin ki bu şehir kıtlık ve zulüm sebebiyle yok olmak üzeredir. Sen ‘İsferayin’ ve ‘Demirgan’da olduğun sırada insanlar seni sayıyorlardı. Tüccarlar, gıda maddelerini normal olarak piyasaya sürüyorlardı. Sizler o yerden ayrıldıktan sonra alaftarlar, ellerindeki hayvan yemlerini fırıncılar imal ettikleri ekmekleri, bakkallar ve manavlar gıda maddelerini satmamaya başladılar. Sonuçta yörede karaborsacılık patlak verdi. Zalimlerin cesaretleri arttı. Hırsızlık olayları çoğaldı, stokçuluk arttı. Hırsızlık yaptıkları zannıyla suçsuz ve günahsız insanlar ceza evlerine kondular.
Şehrin gerçek durumu budur. Bunun dışında sana ulaştırılan bilgilerin tamamı yanlış olup onlara itibar etmeyesin. Emrin altında çalışan memurların durumlarını dikkatli bir şekilde incele. Bunu yaptığın da olayların gerçek yüzünü fark edeceksin. Halkına merhametli ol. Gece ortasında dua eden dervişlerin dualarından kork. Mümkün oldukça problemlerini bizzat kendin hallet. Aksi takdirde sıkıntı ve sorumluluklar tamamen üzerine kalır. İçerisine bulunduğun sıkıntıların ilacı üzüm suyu değil göz suyudur. Nitekim Allah hayrı yarattığı gibi ona layık olan kişiler de yaratmıştır. Hayır için yaratılan ve elinde hayrı kolaylaştırdığı kişilere müjdeler olsun. Şerri yarattığı gibi onu işleyecek kişileri de yaratmıştır. Şer için yarattığı ve elinde şerri kolaylaştırdığı kişilere yazıklar olsun.
İçerisinde bulunduğun sıkıntıların ilacı üzüm suyu değil göz suyudur. Sevenlerin tamamı bununla meşguldür. Başında bin türlü bela ve müsibet olan kimsenin zevkü sefaya dalması, bunlardan gafil olması asla bağışlanamaz. Bilesin ki, Tus halkının duası hayırda ve belada tecrübelidir. Daha önceki meliklere de çok nasihatlerde bulundum. Bunlardan bazıları nasihat kabul etmediler. Onların bu davranışları bütün insanları hayrete düşürdü. Unutma ki zalime, bir başka zalim müptela olur. Sonra da Allah her ikisinden de intikam alır. (3)
Öyle görülüyor ki, Gazali, halkın sorunlarını yöneticilere ulaştırmayan bürokraside çalışan görevlilerden şikayet etmekte ve yöneticiyi uyarmaktadır. Suçsuz insanların cezalandırıldığını bunun da adalet ilkesini zedelediğini bildirmektedir.
Gazali’nin yazdığı bir diğer mektup da vezirlerden Mücirüd- Din’dir. Gazali bu mektubunda şu ifadelere yer vermektedir: ‘…Bilesin ki senin karşı karşıya kaldığın durumla bugüne kadar hiçbir vezir karşılaşmadı. Bu durumu sen istemiş de değilsin. Hiçbir vezir döneminde bu denli yıkım ve zulüm olmadı. Allah, zalimleri ve onlara tabi olanları, kalem ve mürekkep verenleri, onlara yanışları hatırlatmayanları, idarecilerini uyarmayanları, zulümlerinde ve zulme ortak olmalarından dolayı sorumlu tutacaktır. Kesinlikle bilesin ki, memurların hiçbiri işini önemsemiyor ve görevini yapmıyor. Hem kendinizi ve hem de memurlarınızı hesaba çekiniz. Din ve dünya saadeti, içinde bulunduğunuz durumdan ayrılmanızla mümkündür. Özellikle de bu belde halkı için zulüm ortamını ortadan kaldırmaktan daha yararlı bir davranış yoktur. İnsanların dertleri çoğalmış ve yaraları kemiğe dayanmıştır. Halk,vergileri kuruşuna kadar ödemiştir. Fakat bunlar devlete ulaşmamıştır. Bu vergiler, seviyesiz yardımcılarınızın ve zalim yöneticilerin ceplerine girmiştir. Geçmişten ümit kesilmiştir. Geleceğe yönelik gayretler sarf edilmelidir. Bu konuda halkın ümidi devam etmektedir…Vesselam.’ (4)
Gazali ayrıca yöneticilerin sorunları çözümü için alimlerle bir araya gelip istişarede bulunmalarını önermektedir.
Gazali bu eleştirilerle hem halkın sorunlarından yöneticileri haberdar etmeye hem de yöneticilerin hatalarını açıkça söyleyip uyarmayı hedeflemiştir. Mektuplardan anladığımız kadarıyla Gazali, uyarılarında tam bir aydın duyarlılığı ile davranmış, sadece eleştirmekle kalmamış, aynı zamanda çözüm önerilerini de sıralamıştır.
Gazali, entelektüel alandaki çalışmalarının yanı sıra ülkenin ve insanların sorunlarıyla da yakından ilgilenmiştir. Devlet yöneticilerine yazdığı eleştirel ve uyarıcı mektuplar da bunun en önemli göstergesidir.
Yusuf YAVUZYILMAZ
1- Gazali, Fezailü’l- Enam, Aktaran Fahrettin Korkmaz, Toplumsal Olaylar Karşısında Gazalinin Tutumu, İslami Araştırmalar Dergisi, Gazali Özel Sayısı, cilt:13,sayı:3-4.
2- Gazali, Fezailü’l- Enam, Aktaran Fahrettin Korkmaz, Toplumsal Olaylar Karşısında Gazalinin Tutumu, İslami Araştırmalar Dergisi, Gazali Özel Sayısı, cilt:13,sayı:3-4.
3- Gazali, Fezailü’l- Enam, Aktaran Fahrettin Korkmaz, Toplumsal Olaylar Karşısında Gazalinin Tutumu, İslami Araştırmalar Dergisi, Gazali Özel Sayısı, cilt:13,sayı:3-4.
4- Gazali, Fezailü’l- Enam, Aktaran Fahrettin Korkmaz, Toplumsal Olaylar Karşısında Gazalinin Tutumu, İslami Araştırmalar Dergisi, Gazali Özel Sayısı, cilt:13,sayı:3-4.