Su ayıları pek bilinen bir canlı olmasa da birkaç kez duymuş olabilirsiniz. Genellikle çok zor şartlarda yaşayan bu mikroskobik canlı grubunun 1000 den fazla türü olduğu bilinmektedir. 

Bu canlılar 1773 de Alman vatandaşı Zoolog Johan August Ephraim Goeze tarafından keşfedildi. İsminin uzun olduğunu biliyorum ama bu kaşifin günümüzde pek çok kez önümüze geleceğini ve işimize yarayacağını da bilmeliyiz. 

Su ayıları genellikle zor şartlar altında yaşamaktadır. İnsanoğlunun yaşayamadığı her türlü zor ortamlarda yaşayan bu canlıların en büyük özelliği de bu olsa gerek. Yosun yavrusu adıyla da bilinen bu mikroskobik canlıların dört adet kısa bacağı, kutikula yani suya dayanıklı mumsu bir tabaka ve ince bir segmente sahiptir. Ayrıca dünyanın en küçük hayvanı olma özelliği de bulunan su yosunları genellikle zor şartlarda yaşayabiliyor olması yanında en çok nemli alanlar ve tatlı sularda bulunmaktadırlar. 

Latincesi Terdigrat yani yavaş adımlayanlar anlamına gelen bir kelime ile anılmaktadır. Bu hayvanlar insanlar için yaşanılması imkansız diyebileceğimiz ve birçok canlının yaşayamayacağım zor soğuk ve sıcak iklimlerde yaşayabilen dünyanın en küçük ama ne hikmetse bilinen en güçlü canlılarıdır. 

Ayrıca bu hayvanlar insanların ölmesi %100 olan ortamların onlarca kat daha zor ortamlarda yaşayabilmesi ile de bilinmektedir. Belki de bizi en çok etkiledikleri kısımları burası olmalı.

Son zamanlarda İsrail’in uzaya gönderdiği ama başarısızlıkla sonuçlanan bu facia da roket içerisinde yosun yavruları hayvanlarının da bulunmasından sonra bu hayvanların ne kadar güçlü olduğu uzaya gönderilebilecek kadar güçlü olmasından dolayı olmalıdır. Hayat kalan bazı su ayıları olduğu söylenen bu olayda ister istemez aklılarla uzayda yaşayabilecek kadar güçlü bir canlının nasıl olduğuna inanmamızın zor olduğu geliyor. Ama bu kadar güçlü bir canlının gelecekte ne gibi büyük gelişim sağlayabilir. 

Aslında yararlı kullanılırsa eğer zor koşullarda devresi kapanmayan motoru düzenli çalışan robotlar ve makineler yapılabilme imkânı oluşuyor. Ancak bu hayvana benzer şekilde yapılması şuan mümkün değil. Ne kadar iyi bilinse bile fiziksel özellikleri bir robot veya makinede aynı fiziksel işlemler gerçekleştirirse çok yavaş hareket eder ve bütün işlemleri doğal bir canlı ve içgüdüsü olmadığı için gerçekleştiremeyeceği biliniyor.

Su ayıları genellikle bitki hücreleri, algler ve kendi gibi küçük ve omurgasız hayvanlarla beslenerek hayatını sürdürmektedir.

Vücudu tırtıla benzeyen ancak sekiz bacağı bulunan su ayılarının O harfi şeklinde ağızları vardır. 

2007 yılında Avrupa uzay araştırmaları ajansı (ESA), bir grup terdigrarı alçak yörüngeye göndermiş ve düzenli olarak incelemiştir. Susuz bırakılan Su ayıları ne kadar güçlü olduğunu dünyaya on iki gün boyunca hayatta kalabilmesi ile kanıtlar bir gösterge olmuştur. 

Su ayısının bir diğer özelliği ise radyasyona karşı dayanıklılığıdır. Birçok canlıyı anında öldürebilecek derecede yüksek dozdaki radyosyana dayanabilirler. Ayrıca su ayıları dünyada olağanüstü büyük felakette neredeyse tüm canlı organizmaların yok olabileceği bir felakete karşı güçlü kalabileceği hatta ve hatta hayatta bile kalabileceği söyleniyor.

Yapılan deneylerde 5000 ve 6000 Gy (gray) radyasyona maruz kalmışlar ancak hayatta kalabilmişlerdir. İnsanoğlu için 1 gray radyasyon bile sorun yaşatabilir. Yani 6 yada 7 gray radyasyon alan bir insan büyük bir mucize yaşanmazsa ölmüş demektir. Artık 5000 Graylık bir radyasyonu düşünecek olursak atom bombası etkisi oluşturabilir.