Komünizm, Latince “Communis” sözcüğünden gelmektedir. “Communis” sözcüğü ortak, evrensel manasına gelmekte olup, üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulmuş sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumu amaçlayan; düzenin kurulmasını hedefleyen toplumsal, siyasi ve ekonomik ideoloji ve harekettir.
Yalnızca üretim araçlarının ortaklaşa kullanımına dayalı sosyalizmden ayırt edilmesi gereken ideolojidir. Yirminci yüzyılın ilk başlarından buyana dünya siyasetindeki ululaşan güçlerden biri olarak modern komünizm, daha çok Karl Marx’ın Friedrich Engels’in kaleme almış olduğu Komünist Parti Manifestosu ile anılır. Bu eser ve yazarlara göre özel mülkiyete dayanan kapitalist toplum yerine daha çok meta üretimin son bulduğu komünist toplum gerçektir.
Komünizm adlı ideolojinin temelinde yatan en nihai sebep; sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı toplum düzenine sahip olma isteğidir. Bu düzen dâhilinde toplumun bütün bireylerin eşit olma durumu söz konusudur. Karşıt görüşlüleri için ise ütopya olarak atfedilmektedir. Zorla yaşanma çabası ise karmaşaya neden olacak, diye düşünülmektedir. Paris Komünü, tarihte komünizmi ve bu sistemi yaşayabilmiş ilk topluluktur. Ayrıca Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna – İspanya İç Savaşlarında da Anarko-Komünist hareketle şekillenmiş ve yaklaşık 4 yıl süreliğine toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı bir komünist topluluklar kurulmuştur. Devlet rejimi olarak ilk 1917 yılında Ekim Devrimi akabinde kurulan Sovyetler Birliği uygulamıştır.
Marksizm-Leninizm, akımlar arasında Komünizmi savunan en yaygın akımlardır. Marksizm-Leninizm’e göre doğru komünizme giden süreç, burjuvazinin ortadan kalkması ve bunu sağlayacak olan proletarya rejimidir. Bu rejimi başlatacak, akabinde ise komünizmin hazırlayıcısı olan sosyalizm aşamasına geçiş yapılacaktır. Marksist kuramda ise en son aşama olarak komünizm gerçekleştiğinde devlet ortadan kalkacaktır.
Marksizm-Leninizm dışında anarşist komünizm ve sol komünizm adıyla anılan farklı komünizm akımları da mevcuttur.
İlk Komünizm
Bilindiği gibi günümüzde yaygın görüş olan komünizm’in ilk kurucuları aslında Marx ve Engels değildir. Bu iki düşünürden çok daha önceki yıllarda, Antik Yunan Döneminde mülkiyet gelmeden evvelki toplumun uyum içinde yaşadığı, insanlığın ise altın çağı olduğu bir mitolojik söyle söz konusuydu. Kimileri Platon’un Devlet adlı eserinin, diğer antik kuramcıların çeşitli komünal yaşam içinde komünizmi savunduğunu ifade etmektedir. Komünizm, en erken Hıristiyan Mezhebi ve Kolomb önceki Amerika yerlileri tarafından komünal yaşam ve ortak mülkiyet tarzında uygulanmıştır.
Özel mülkiyet fikrine karşın eleştiriler on sekizinci yüzyıl süresince Aydınlanma döneminde de Jean Jacques Rousseau gibi birçok düşünür ve felsefeci tarafından sürdürüldü. Hatta Robert Owen gibi ütopyacı sosyalist yazarlar bile kimi zaman komünist olarak sayılmıştır.
Karl Marx, ilkel komünizmi insanlığın klasik toplum, feodalizm, günümüz kapitalizmine yükseliş evrelerinde ilk ve asıl çıkış noktası olarak nitelendirmektedir. Akabinde sosyal evrimdeki adımın komünizme geri dönüşünü belirtir. Fakat bu, insanlığın zaten deneyimlediği ilkel komünizmden çok daha muazzam bir seviyede olacağına inanmaktadır. Bilindiği üzere 19. Yüzyılda komünizm, çağdaş formda ilk kez Avrupa’da işçi hareketiyle yükseliş göstermiştir. Sanayi devriminin ilerlediği safhalardı. Sosyalist eleştirmenler, kapitalist iktisadın uygun olmayan koşullar altındaki şehir fabrikalarında çalıştırılan işçileri ve Zengin ile yoksul arasındaki büyüyen orantısız gelir dağılımını ve bunu ortaya çıkardığı eşitsizliği görüp, sezdi. Komünizm aslında bu tarihte adeta filizlenmişti. Bu olayların akabinde komünizm tabiri, Karl Marx ve Friedrich Engels’in ortak eseri olan “Komünist Manifesto” kitabında açıklandı. Günümüz ideolojik yapıdaki komünizmin yaklaşık 1,5 asırlık bir geçmişi bulunmaktadır.