Hukuka uygunluk nedenleri; suç sayılan bir eylemin işlenmesindeki koşullar başka bir deyişle işlenmesine neden olan olaylar göz önünde tutularak faile ceza verilmesini önleyen ve eylemin hukuka aykırılığını ortadan kaldıran nedenlerdir.
>> Ceza Kanununda Hukuka Uygunluk Nedenleri
>> Meşru Savunma
>> Görevin İfası
>> Hakkın Kullanılması
>> İlgilinin Rızası
Hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı halinde, faile ceza verilmesi, güvenlik tedbiri uygulanması söz konusu olamayacağı gibi; eylem hukuka uygun kabul edildiği için tazminat gibi özel hukuk yaptırımları da uygulanamaz.
Örneğin; A, B’yi öldürmek maksadıyla silahını çekmiş tam ateşleyecekken C olayın farkına varmış ve koşarak A’nın yanına gitmiş olsun. A tetiğe basamadan C ile boğuşmaya başlamış ve silah A’yı öldürmüş olsun. Bu durumda C aşağıda koşullarını açıklayacağımız meşru savunma hükümlerinden yararlanır ve hukuka uygunluk nedeninin varlığından dolayı ceza davasından beraat eder, eylemi suç sayılmaz. A’nın yakınları C’ye karşı tazminat davası açsalar bile C tazminat ödemeye mahkum edilemez çünkü; C’nin eylemi hukuka uygun kabul edilmektedir ve tazminat için aranan hukuka aykırılık koşulu oluşmamıştır.
Hukuka uygun bir harekete karşı, hukuka uygunluk nedenlerinden faydanılamaz. Başka bir deyişle hukuka uygunluk nedenlerinden yararlanabilmek için ortada hukuka aykırı bir eylem olması gerekir.
Örneğin; A’nın suç işlediği konusunda kuvvetli bir şüphe vardır ve suç delillerinin bilgisayarında olduğu düşünülmektedir. Bilgisayarına ise şifreli olduğundan dolayı girilemediği için bilgisayarına el konulması durumunda A, el koymayı yapan polis memuruna karşı hakkın kullanılması (zilyetliği koruma) hukuka uygunluk nedeninden yararlanamaz. Çünkü polis memurunun yaptığı bilgisayara el koyma işlemi hukuka uygundur.
Failin hukuka uygunluk nedenlerinin varlığından dolayı eylemi hukuka uygun olsa bile, bu eylemiyle bağlantılı olmayan eylemleri hukuka aykırıdır ve cezalandırılır.
Örneğin; A, B’yi C’nin saldırısından kurtarmak için C’ye saldırmıştır. A, C’ye saldırısından meşru savunma nedeniyle ceza almayacaktır ancak; üzerinden ruhsatsız tabanca çıktığı için ruhsatsız silah taşıma suçundan cezalandırılacaktır.
Failin asıl amacı başkalarına zarar vermek ise hukuka uygunluk nedenlerinin arkasına sığınması eylemini hukuka uygun kılmaz.
Örneğin; A, B’yi öldürmek istediği için B’ye küfürler ederek kendisine saldırmasına neden olmuş ve B’yi öldürmüştür. Bu durumda A hukuka uygunluk nedenlerinden olan meşru savunmadan yararlanamaz çünkü; asıl amacı B’yi öldürmektir. Failin asıl amacının uygulamada nasıl anlaşılacağı tartışılabilir ancak; daha önce tartışma, tanıkların önünde tehdit vs. varsa failin asıl amacının kişiyi öldürmek olduğu anlaşılabilir ve fail hukuka uygunluk nedenlerinden yararlandırılmaz.
Ceza Kanununda Hukuka Uygunluk Nedenleri
Hukuka uygunluk nedenleri ceza kanunumuzda;
- -Meşru savunma (TCK, 25)
- -Görevin ifası (TCK, 24/1)
- -Hakkın kullanılması (TCK, 26/1)
- -İlgilinin rızası (TCK, 26/2)
olmak üzere dört başlık altında toplanmışsa da bu sayılanların dışında da hukuka uygunluk nedenleri olabilir.
Meşru Savunma
Meşru savunma Türk Ceza Kanunuzun 25. maddesinde düzenlenmiştir. Meşru savunmadan yararlanabilmek için belli koşullar vardır.
1- Bir saldırı olmalıdır. -> Meşru savunmadan bahsedebilmek için insan kaynaklı bir saldırının olması gerekmektedir. (Hayvan ve doğa olayları kaynaklı bir saldırı olursa meşru savunmadan değil zorunluluk halinden bahsedilir.) Bu insan kaynaklı saldırı başlamış ve sona ermemiş veya başlamasından emin olunabiliyorsa veya bitmiş ve tekrarlanacağı belliyse meşru savunma yapılabilir.
Başlamış ve sona ermemiş saldırı: A, B’yi dövmeye başlamış ve devam ediyorsa meşru savunma yapılabilir.
Başlamamış ve başlayacağına emin gözüyle bakılan saldırı: A’nın canlı bomba olabileceğinden şüphelenen B onu takip etmiş, girdiği evi gözetlemiş, pencere aralığından kendisine bomba düzeneği yerleştirdiğini görmüştür. B, A’ya karşı meşru savunma yapabilir.
Biten ve tekrarlanacağının belli olduğu saldırı: A, B’ye zarar vermek amacıyla B’nin kızı C’yi kaçırmıştır. Polis baskınında C kurtarılmış ama A kaçmıştır. Saldırının tekrarlanacağı bellidir.
2- Saldırı haksız olmalıdır. -> Hukuka uygunluk nedeniyle gerçekleşen bir olayda meşru savunma yapılamaz. Örneğin; suç işlediği için hakkında tutuklama kararı bulunan kişiyi tutuklamak için evine giden polis memuruna karşı kişi meşru savunmadan bulunamaz.
3- Saldırı bir hakka yönelmiş olmalıdır. -> Kişilik haklarına yönelik saldırılarda olduğu gibi mal varlığı haklarına yönelik saldırılara karşı da meşru savunma mümkündür.
4- Savunmada zorunluluk bulunmalıdır. -> Kişinin saldırıdan kurtulmak için meşru savunma yapmaktan başka çaresi olmamalıdır. Örneğin; arabasında oturan kişiye karşı silahlı bir saldırı yapacak olan kişiye arabasında oturan ateş açmıştır. Arabayı kullanıp bulunduğu yerden kaçarak saldırıdan kurtulma olanağı vardır ancak Yargıtay kişiye kaçma yükümlülüğü yüklenemeyeceği şeklinde karar vermiştir. Dolayısıyla örneğimizdeki olayla da kişinin meşru savunma yapmaktan başka çaresi yoktur.
5- Savunma saldırıyı yapana karşı yapılmalıdır. -> Haksız saldırıyı yapan dışındaki kişilere karşı meşru savunma yapılamaz. Örneğin; mahallenin kabadayısından dayak yiyen kişi onun oğluna ya da karısına saldırırsa meşru savunmadan yararlanamaz.
6- Saldırı ile savunma arasında orantı olmalıdır.
Görevin İfası
Görevin ifası Türk Ceza Kanunumuzun 24. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Kanunla verilen görevi yerine getiren yetkili hukuka uygunluk nedenlerinden ‘görevin ifası’ndan yararlanır. Örneğin; suç işlediği konusunda kuvvetli şüphe bulunan A’yı yakalayan polis memuru B’nin hareketi kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmaz çünkü; bu yetkisi kanundan kaynaklanmakta ve B görevini ifa etmektedir.
Koşulları
1-) Eylemi yasaca yetkili kılınmış kişi yapmalıdır.
2-) Eylemin yasanın açıkladığı ve yetki verdiği biçimde yapılmış olması gerekir. Örneğin; arama yapılırken aranılan kişinin avukatının aramada hazır bulunmasına engel olunamaz. Bu hususa dikkat edilmemesi veya arama kararı olmadan kişinin evinin aranması hukuka aykırılık teşkil eder.
3-) Sınırın aşılmaması gerekmektedir. Örneğin; kaçan bir şüpheliyi havaya ateş açarak durdurmak mümkün ise öldürmek sınır aşıldığı için hukuka aykırıdır.
Hakkın Kullanılması
Hakkın kullanılması Türk Ceza Kanunumuzun 26. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir.
Koşulları
1-) Kişiye hukuk düzenince tanınmış bir hak bulunmalıdır.
2-) Hakkın sınırları aşılmadan hak kullanılmalıdır. Örneğin; mülkiyet, kişiye hukuk düzenince tanınmış bir haktır. Ancak havaalanı yakınında evi bulunan mülkiyet sahibi bu hakkını sınırını aşmadan kullanmalıdır. Uçakların iniş-kalkışını zorlaştıracak şekilde direk dikerse hakkın kötüye kullanımı söz konusu olur ve hukuken korunmaz.
3-) Bireyin hakkını doğrudan kullanma olanağına sahip olması gerekir. Örneğin; borcunu ödemeyen kiracıyı evden çıkarmak için önce tahliye kararı alması gerekir, bunu yapmadan kiracıyı evden çıkarmaya kalkmak hukuka aykırıdır. Yani failin hakkını herhangi bir karara gerek kalmaksızın kullanımı mümkün olmalıdır.
İlgilinin Rızası
İlgilinin rızası Türk Ceza Kanunumuzun 26. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir.
Koşulları
1-) Rıza gösterecek olan kişi, suç oluştuğunda suçun mağduru olan kişiyi aittir. Rıza gösterecek kişi rıza göstermeye ehil olmalıdır. Örneğin; akıl hastası olan veya yaşı küçük olan kimselerin rıza gösterme ehliyeti yoktur; verdikleri rıza geçersizdir.
2-) Rıza, tasarruf serbestisi kısıtlanmamış bir hak için verilmelidir. Örneğin; bir kişi kendisinin öldürülmesine rıza gösterse bile, bu rıza geçersizdir. Çünkü, kişinin yaşama hakkı üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi yoktur.
3-) Geçerli bir rıza açıklaması bulunmalıdır. Örneğin; kişinin tehditle ya da hile ile rızası alınmışsa bu rıza geçersizdir ve suç oluşur.
4-) Rıza, suç işlenmeden önce ve hareket yapılırken devam ediyor olmalıdır. Örneğin; A, B’yi evine davet etmiş ancak eve geldiği sırada vazgeçmiştir. B, eve girerse rıza devam etmediği için konut dokunulmazlığını ihlal suçu oluşur.
Av. Rukiye KÖME