Hoca;

‘’Kanımca kültür aktiviteleri atılımı; görsel, işitsel, sosyal aksiyon olmaktan öteye geçememiş, anlaklara açmazlığın aldatısı olarak yerleşmiştir.’’

Ne anladık şimdi bu cümleden?

Hiç bana sormayın.

Elinde mikrofon olan sözüm ona yüksek tabaka müdavimlerinin özellikle bilinçli olarak anlaşılamamak üzere kurdukları amfi adaptasyon turlarına maruz kalmayan yoktur. Bu tip söylemleri dinlerken sırtımda kırkayaklar cirit atıyor. Beynim karıncalanıyor. Kalbime inen balyoz darbeleri şakaklarımı infiale hazır mayın tarlasına çeviriyor. Türkçe adına ürperiyor, atalarımın kemiklerinin sızladığını hissediyorum.

Beyin göçümüzün güya temsilcileri aldı bu dili kültürel etkileşim adına Türk Cumhuriyetlerine gitti.

Kim bilir ne kadar şaşırdılar.

Onlar ‘’karındaşım, soydaşım‘’ diye karşılarken  biz böbürlene böbürlene işitsel, görsel, yazınsal nutuklar attık.

İki sorum var:

Birincisi; ACABA HANGİ TARAF UTANDI?

Biz alkış beklerken çekik gözlü ablak yanaklı soydaşlarımızın yanakları kızardı.

Akabinde Atabarını  barla karıştıran  gençler türettik. Restoranı, cafeyi lokantaya tercih ettirdik. Ayağım memleket topraklarında gezerken başım göğe bakmaya utandı. Her başımı çevirdiğimde gözüm Mc Donalda, Hiltona, hotele takıldı. Kültürel yozlaşma aşısı öyle tuttu ki;

Sebepleri  öldürdük, cevapları yanıta boğazlattık. İmkânları imkânsızlaştırıp olanak yaptık. Hayatın Hay’dan geldiğini unuttuk , basından, yayından, politikadan, artistten,  aktristen, aktivisten  yaşamın kıyısından tutunduk. Neden, yanıt, yaşam gibi zımbırtılar yetmedi, her  on yılın yakasına yapıştırılan kedi miyavlamalarına benzer sesler icat ettik.

80’ lerde çüzzz, çav, hellolar, 90’larda –sel, -sallarla herıldlar,

2000’lerde her derde deva  ‘’yani’’leri tükettik, teknolojinin etkisiyle  ‘’okey, by, slm, mrb’’ gibi tuaf sesleri  evimizin baş köşesine buyur ettik.

İkinci sorum; CEVAP KELİMESİNİ TANIMAYAN, HAYATI ANLAMAYAN MI VARDI ACABA?

Ancak parantez içinde ünlemi ile anılmaya müstahak sözüm ona ilerici yarım yamalak aydınlar!

Evet siz…

Güzelim Türkçeyi mahvettiniz…

Ülkü KARA