Kelime kökeni Arapça olan “Haber” sözcüğü, olma durumu manasıyna gelmektedir. Arapça “Haber” sözcüğü ile Türkçe yapım halleriyle Türkçeleştirilmiş bir sözcük olarak “Habercilik” haber yapma ve haber toplayıp, yayınlama eyleminin kendisine verilen addır. İngilizcede “reporting”, Almancada “die Nachrichten” sözcüğü ile karşılık bulmuştur. Osmanlı döneminde “Sifare” tabiri de kullanılmış olup, mana bakımından daha hususi ve özgün manada anlam yüklenmiştir. Sifare manasınca; “Bir duyuru veya haberi usulünce hazırlama, uygun yayın organlarında yayınlama işinin kendisidir.”Öncesi dönemlerde ise ayrıca “Ulaklık” kelimesi de habercilik için kullanılmıştır.
Yakın geçmiş içerisine gerçekleşmiş, ilk defa ortaya çıkmış bir olayın nesnel bakış açısıyla gerçeğe uygun halde tarafsıca sunulması anlamına gelen “Haber” sözcüğü, bünyesinde vaka ve vakia barındırmaktadır. Bu eylemin sektör ve geniş bir iş halini aldığı “Habercilik” günümüzde yazılı, görsel, sesli ve basılı materyal olmak üzere farklı biçimlerle yapılmaktadır.
Habercilik, kamuoyunu doğru, çok yanlı ve boyutlu, hızlı, inanılır ve güvenilir biçimde bilgilendirme mesleğinin bizzat kendisidir. Haberci ise bu işi yapan kişiye denilmektedir. Demokratik toplum modelinde haberciliğin temel unsuru gizlenmeye, saklanmaya çalışan olay ve uygulamaları araştırarak gün yüzüne çıkarmak, kamuoyunu doğru biçimde bilgilendirmektir. Şeffaflık ve tarafsızlık ilkesi en önemli unsurlarındandır. Haberciliğin yegane gayesi doğrucu ve gerçekçi tarafsız bakış açısıyla her zaman gerçeğin peşinde koşmak, kamuyu şeffaf biçimde bilgilendirmektir. Güç, egemenlik veya farklı bir sınıf ayrımı gözetmeksizin tarafsız haber ilkesi haberciliğin unsurlarındandır. Başkalarının acılarını, sıkıntılarını, dert ve sorunlarını en içten ve insani açıdan ele alıp, duyuran ve insanlar arasında farkındalık uyandıran birimin en üst kademesi haberciliktir.
Merak edilen konu ve uygulamaları takip etmek, güncel ve doğru biçimde halk ile paylaşmak ve tüm bu unsurlarda hız olgusuna önem vermek doğru ve gerçek haberciliğin özüdür. Habercilikte taraf tutmak, yargılamak veya etkilemek gibi eylem ve davranışlar görülmemelidir. Bu ve benzeri şekilde haber yapan, haberciliği benimseyen kişi ve kuruluşlar, ne yazık ki haberciliğin özünden çok uzak, yalnızca medya – basın organlarını fikren ve beyanen kulanmayı amaç edinmiş birey ve birimlerdir.
Taraf tutularak, yargılama ve etkileme gayesi güdülerek yapılan habercilik, özgün habercilik olmayıp, yalnızca fikri duygu ve düşüncelerin menfaat ekseninde basın ve medya araçlarının kullanılarak yayılması amacıdır.
Habercilikte Basın Özgürlüğü
Her ne kadar tarafsızlık ilkesiyle işlense de Habercilik olgusunun temelini oluşturan basın özgürlüğü sınırsız değildir. Habercilikte bir takım sınırlayıcı unsurlar tüm dünya haberciliğinde var olan gerçeklerdir. Bunlardan bazıları şunlardır;
- Devlet sırrı ve ulusal çıkarlar,
- Sürmek olan davaların yayın yasakları ve kişilerin bireysel emniyeti,
- Reklamcıların baskıları,
- Etik ahlaki kurallar,
- Editör kararları,
- Basın patronlarının diğer öncelikli işleri ve kararları,
- Sansür/oto-sansür ve karartma,
- RTÜK benzeri denetleyici kurumların kapatma tehditleri,
Bunun haricinde yetersiz materyal, yersiz zamanlama ve teknolojik tersizlik gibi farklı etkenler de haberciliğe sekte vuran unsurlardır.
Mevlüt TAPAN