Roma dünya tarihinde en önemli yere sahip birkaç devletten biri olmuştur. Askeri disiplin, sanat, mimari ve sosyal düzen konusunda devrinin en ileri toplumu olmayı başaran Roma dünya tarih ve kültür mirasına çok önemli katkılar sağlamıştır. Roma devrinin en güçlü ve en çok nüfusa sahip olan devleti olmakla birlikte ayrıca birçok sosyal sınıfı da içinde barındırıyordu. İşte bu yazımızda Roma’da bulunan temel sosyal sınıfları kısaca anlatacağız.
Patricii
Roma halkı esasen 3 Kabileden ”tribus’‘ oluşmaktaydı. Her bir tribus ise 10 aile birliğinden ”curia” ve her curia ise 10 klandan ”gens” oluşuyordu. Klanların içinde ise birden fazla aile ”familia” bulunmaktaydı. Familiaların başında ise aile babası ”Pater Familias” bulunurdu ve aile kararları konusunda mutlak yetkiye sahipti.
Patricii tekili patricius sınıfından olanlar Roma’nın zengin ve soylu ailelerine mensup tam hukuki haklara sahip kişilerdi. Patricii geniş topraklara sahipti. Devlet memuriyetlerinde seçme ve seçilme hakkına sahipti ve askerlik hizmetine katılabiliyordu.
Krallık döneminde patriciusların oluşturduğu ve 30 curianın tek bir oy ile temsil edildiği Curia Meclisi ”Comitia Curiata” ya seçilebilirlerdi.
Ayrıca patriciuslar bağlı bulundukları curia adına roma lejyonlarına katılırlardı. Her bir curia Roma’ya 100 piyade ve 10 atlı vermek ile yükümlüydü.
At eski çağlarda asaletin de simgesiydi. Bu yüzden ata binmek ve özellikle savaşa atla katılmak belli bir sınıfa ait bir haktı.
Roma cumhuriyet döneminde ”Equites” adında yeni bir alt sınıf ”sub-class” oluştu. M.Ö. 2. yüzyılda Persler ile yapılan mücadelelerde atlı sınıfın önemi daha fazla anlaşıldı. 18 yaşını doldurmuş ve belirli bir miktar servete sahip olan her özgür Roma vatandaşı Equites olabilirdi.
Patricii için hiç kuşkusuz en önemli görev ”Senatus” Senato’ya seçilmek idi. Krallık döneminde 300 üyelik senatonun üyeleri kral tarafından pater familiaslar arasından seçilirdi. Senato’nun üye sayısı başta 300 iken daha sonraları 600’e çıkmıştır. Ayrıca senato üyeliği artık cumhuriyet ile birlikte seçime dayalı hale gelmiştir. Bir Patricii’nin senatoya girebilmesi için en az 1.000.000 sestertius‘luk (roma para birimi) sahip olması gerekliydi.
Patricii sınıfı sadece siyasi alanda değil sosyal alanda da ayrıcalıklı idi. Patriciinin bir alt sınıfı olan pleblerin patricii sınıfından bir kadınla evlenmesinin yasak olması bu ayrıcalıklara örnek gösterilebilir.
Plebler
Plebler Roma’nın ticaret ve zanaatle uğraşan ancak askerlik hizmeti yapamayan özgür halkıdır. Plebler ilk zamanlarda devlet memuriyetine seçme ve seçilme hakkına sahip değillerdi. Krallık döneminde plebler ”Comitia Centuriata” Yüzler Meclisi’ne girmişler ve patricii ile aynı mecliste bulunmuşlardır. Böylece hem seçme ve seçilme hakkı elde etmiş hem de askere alınma hakkın a sahip olmuştur. Ancak hiçbir zaman senatoda görev alamamışlardır.
Pleblerin ekonomik durumu genel olarak kötüydü. Tarım ve zanaatle uğraşırlar bazıları da işçi olarak çalışırdı. Ancak tahmin edilenin aksine Roma’da hatırı sayılır sayıda zengin pleb vardı.
Zengin plebler patricii elinde bulunan yüksek devlet memurluklarına girme ve patricii kadınlarla evlenme hakları olmadığından dolayı hoşnutsuzluk içindeydi. Fakir plebler ise durum daha kötüydü. Fakir plebler genelde borçlarını ödeyemez durumdaydı ve eğer bir pleb borçlarını ödeyemezse köle yapılabilir ve özgürlüğünü kaybedebilirdi.
12 Levha Kanunları‘nın yürürlükte olduğu zamanda kanunlar yazılı değildi ve bu durum mahkemede sürekli pleblerin aleyhine işliyordu. Zengin ve fakir her tabakadan plebler hissettikleri hoşnutsuzluk ile birlikte bir çeşit grevde bulunmuş M.Ö. 494’te Roma’nın dışındaki Kutsal Dağ’a ”Mons Sacer’‘ çıkmışlardır. Şehirde birçok işin pleblerin şehirden ayrılması ile durduğunu gören patricii pleblerle anlaşma yapmak zorunda kalmıştır.
12 Levha Kanunları yazılı hale gelmiş, pleblerin borçları silinmiş ve borçlarını ödeyemedikleri için köle olan plebler tekrar özgür olmuştur. Ancak patricii senatoyu yine elinde tutmuş ve ayrıcalığını korumuştur.
Clientes
Clientes bir aile reisine ”pater familias” sığınan köylülerdi. Köle değillerdi ancak özgür vatandaş kadar da hakları yoktu. Clientes ”yanaşma” efendilerine ise patroni/patronus denmekteydi. Tanıdık geldi değil mi? O zamandan bu zamana pek bir şey değişmiş değil ne dersiniz?
Servi
Servi tahmin edildiği gibi kölelerdir. Köleler hiçbir hakka sahip değildir ve mal gibi alınıp satılır. Efendileri ile aynı sofrada bile yemek yiyemezler çünkü roma hukukuna göre bu köleyi azat etme yöntemlerinden biridir.
Roma’nın nüfusunun ve dolayısı ile iş gücünün büyük bölümünü oluşturan köleler, zaman zaman içlerinde bulundukları ağır şartlardan dolayı isyan etse de devrin savaş makinesi Roma Lejyonları tarafından isyanları kanlı şekilde bastırılmıştır.
Hamza ERBİR