Dostlar bildiğiniz üzere bugünlerin yerli otodan sonra en önemli konusu İstanbul Kanalı projesidir. Bu projenin yapılmasını destekleyenler olduğu kadar bu projeye karşı çıkan ve İstanbul’un dokusunu bozacağını düşünenlerde vardır. Fakat ben bugün projenin önemli mi yada önemsiz mi olduğunu yada artıları ile eksilerinin neler olduğunu anlatmayacağım. Bu projenin tam olarak ne olduğu veya nasıl ve zaman yapılacağı gün geçtikçe netlik kazanacaktır. O yüzden en iyisi siyasi açıdan hemen destek verip bu proje yapılsın demenin de yok yapılmasın demenin de yanlış olduğunu düşünüyorum. Zira ülkemiz için önemli bir proje siyasi taraftarlığı bırakıp zamanla projenin ne olduğu ortaya çıksın ve artıları ile eksileri ortaya konduktan sonra proje olsun mu olmasın mı durumu tartışılsın. Yoksa baştan hemen yapalım yada yok istemeyiz yapılmasın zihniyeti ile hareket etmek hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Aksine bu durum siyasi çatışmalarımızın daha çok artmasına sebebiyet verir. İşte bundan dolayı iktidar kesimi bu projeyi tüm ayrıntıları ile ortaya koysun ondan sonra proje ile ilgili duruma karar verelim. Fakat ben bugün size projenin tarihi geçmişinden bahsedip aslında projenin bugünün düşüncesi değil de eski dönemlerden gelme bir düşünce ürünü olduğunu anlatmak istiyorum.

 Öncelikle bu projenin yapılma fikri Roma dönemine kadar uzanır. Bunun ispatı da Sakarya nehri üzerindeki Justinianus Köprüsü’dür. Bu köprünün mimari yapısı Sapanca Kanalı’nın Roma İmparatorluğu’nun da gündeminde olduğunun delili olarak kabul edilmektedir. Zira köprü ayaklarına yapılan mahmuzlar ırmağın geldiği güney yönünde değil de kuzey yönünde yer alıyor. Bunun sebebi olarak ta İzmit Körfezi’nden 31 metre daha yüksekte olan Sapanca Gölü’nün konumunun hesaplanmış olması gösterilmektedir. Yani belirtilen projeye göre Sapanca Gölü suları açılacak ve 12 km’lik kanalla körfeze akıtılacaktı. Sakarya Nehri’nde Çark Deresi yatağından geri çevrilerek Justinianus Köprüsü altından geçirilerek göle ulaştırılması sağlanacaktı.

Yine böyle bir projenin yapılma fikrinin Bizans döneminde de olduğunu görmekteyiz. Bu düşünceye ise Bitinya Valisi Plinius ile İmparator Trajan arasındaki yazışmalardan dolayı vakıf olmaktayız. Zira tarihçilerin yaptıkları incelemelerde vali ile imparator arasındaki yazışmalarda bu proje anlatılmış ve projenin yapılma düşüncesi ortaya çıkmıştır. Vali Sapanca’nın açılan bir kanalla Marmara Denizi’ne bağlanmasını ve Sakarya Nehri’nin göle akıtılmasını içeren bir çalışma içerisinde bulunmuştur. Bu yolla taşınacak kereste ve mermerler İstanbul’da kullanılacaktı.

Tabi son olarak bu projenin yapılma fikrini Osmanlı Devleti’nde de görmekteyiz Hatta Osmanlı döneminde tam yedi tane Osmanlı padişahı bu projeyi ortaya koymak istemiştir. Bu padişahların en başında Kanuni Sultan Süleyman gelmekte olup diğerleri ise Sultan 3. Murad, Sultan 4. Mehmed, Sultan 3. Mustafa, Sultan 2. Mahmud, Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz Han’dır. Fakat söz ettiğimiz dönemlerde yapılan savaşlar ve yapılması için uygun şartların olmamasından dolayı proje yıllarca rafa kalkmıştır. Oysa ki Osmanlı Devleti’nin böyle bir proje yapmasının amacı o zamanlarda ordunun ihtiyaç duyduğu kerestenin gemiler vasıtası ile karşılanması fikridir. O zamanlar yapılsaydı kereste için yapılan bir proje olacaktı. Zira Osmanlı ordusunun o dönemlerde kereste ihtiyacı zirveye çıkmış ve böyle bir projenin yapılarak bu talebin karşılanacağı düşünülmüştür. Yine özellikle 3. Murad döneminde de dediğimiz gibi kereste ihtiyacının karşılanması için bu projenin en ciddi şekilde hazırlıkları yapılmıştır. Kanal hazırlıkları için Kocaeli Vali’sine haber gönderilmiş ve ciddi manada işçiler işte gerekli teçhizatlar sağlanmıştır. Hatta bizzat Sadrazam Koca Sinan Paşa kanalın yapılacağı bölgeye gitmiş ve incelemelerde bulunup padişah 3. Murad’a bilgi vermiştir. Lakin projenin yapılamamasının sebebinin Paşa aleyhtarlarının padişahı bu projenin yapılması fikrinden vazgeçirip donanmanın güçlendirilmesi fikrine ikna etmeleri gösterilmektedir.

İşte bu ve bunun gibi anlattığımız bir çok sebepten dolayı  bu proje ortaya konamamıştır. Şuan da ise zamanla bu proje yapılacak mı yapılamayacak mı göreceğiz. Lakin sevgili dostlar en başta belirttiğim hususlardan bu mevzuya bakmanın daha yararlı olacağı kanaatindeyim. Zira zamanla neler olacağını göreceğiz. Dileğim eğer yararlı olacaksa ülkemiz için faydalı olacaksa Rabbim nasip etsin ama ülkemiz için yararlı olmayacaksa aksine toplumsal huzurumuzu bozacak ise o zaman Allah bu projeyi nasip etmesin ve İstanbul hep olduğu gibi güzel İstanbul olarak bizim için öyle kalsın.

Mesut BULDU