Kelimenin tam manasıyla bir çaresizlik yazısı, nasıl yazacağımı ve ne diyeceğimi toparlamakta güçlük çekiyorum. Ülke hepimizin, hepimizin hataları yanlışları oldu/oluyor. Büyüklerimiz bizden önce defalarca tekrarladı biz yapmayalım istiyorum. Kavga ettiler, çözüm için çaba sarf etmek yerine çoğu sessizlik türküsüne mahkum kaldı.

Eğer sizleri kırdıysam özür dilerim, paçoz kavramı hiç hoş bir kavram değil. Ama ben de sizler gibi üzülüyorum ve ister istemez yanlış kaçınılmaz oluyor. Memleketimiz bu haldeyken hepimizin ister istemez sinirleri geriliyor. Bununla beraber eleştirinin dozunu kaçırabiliyoruz. Sonuç itibariyle hepimiz insanız. Ve ben de yaptığım hata için özür dilerim, en başta bana yakışmayan bir tavırdı. Bundan ötürü hepinizden tekrar özür dilerim. 

Gelelim ekonomik sorunlarımıza ve ne yapabiliriz hususuna.

Muhalif kesimden başlamak istiyorum, tüm bu olanlarda muhalefet partilerinden tutun muhalif kimselere herkesin hatası mevcut. Söz konusu on altı yıldır ülkeyi yöneten iktidara tek bir defa rakip olabilecek bir duruş sergilememişsiniz, bugün tüm sorumluluğu onlara yıkmak; biz pir u paktık mesajı vermek akıl alır gibi değil. On altı yıl boyunca muhalefet itiraz sefası sürdü, hâlâ aynı şekilde…

İktidara gelecek olursak karşımızda çok bilmiş bir iktidar var, itirazlara ve uyarılara hiç aldırış etmeyen bir iktidar. Mesela Sayın Başkan’ın bırakın kuru muru demesi buna sadece en küçük örnek… Mesele Erdoğan’ın şahsı değil mesele ülke ve bu dediğimin lütfen altını çizin üstünü değil. Ülkemiz elden giderken aslın lideri başta olmak üzeri, muhalefetiyle bir şeyler yapmalıyız ama buna imkan yok.

Niye mi?

Onu da anlatayım. Seyis etme bilimi 24 Haziran gecesi tümüyle çöktü, muhalefetin son çırpınışıydı bundan sonrası iç kavgaları. İktidarın zaten doğruyu yapacak bir (teknik anlamda) imkanı yok. Mesela ekonomiyi düzeltmesi için bizleri dinlemesi gerekir. Bizleri dinlersen bu sefer öz eleştiri yapar. Bununla beraber hukuka dönmek zorunda kalır ve sonuç itibariyle günün birinde oklar kendilerini (yaptıkları hataları) gösterir. Bundan böyleyse mahkeme süreci kendileri için başlar. Tüm bunları anlık tahayyül edin ne demek istediğimi anlarsınız. 

Bir sorum olacak. Niye sayın Erdoğan dolarınızı bozdurun derken gülüyor? Aynı şekilde durum sayın Berat Albayrak için farksız değil. 

Dış güçler meselesi 

Yıllardır aynı hikayeyi dinlemekten gına geldi. Siz sanıyor musunuz ki bu hikâye gerçek! Akılla mantıkla izah edilebilir tek bir noktası yok. Tabii ki ABD başta olmak üzeri, birçoğu Avrupa ülkesi vampir gibi dışarda el ovuşturup bizleri bekliyor. Kısaca bir darbe indirmek istiyorlar ama bu iç meselelerimize karışabilecek kadar uzun boylu olamaz (olmamalı). Karı koca düşünün onlar anlaştığı sürece fitne tohumları ne derece başarı sağlar? Sorusunun cevabı gibidir dış güçlerin yalan oluşu.

Dolar çürümüş bir seyis biliminin iflasının alarmı, buradan çıkışta ancak uzlaşıyla olur. Ve de ciddiyetle

Mesela kendi sisteminizi kurmadan faiz lobisi diye bağırmanız izahı olmayan bir mizah. Kapitalizm vahşidir siz yahşi olanı buluncaya kadar. Dolar birden nasıl bu kadar yükselir? Doların yükselmesinin temel sebebi anlaşmazlıklar bir yana, yönetimin tıkalı olması. Kullandığınız beyin ileriye atak yapmazsa tam tersi olur. Bu sefer gerilemeye başlar, yönetim içinde aynısı geçerli. 4. Sanayi devrimi gerçekleşirken biz yerli otomobil üretmeye daha yeni başlıyoruz (eksiklerini es geçiyorum). Bu yönetim anlayışı mesela ciddiyetten epey uzak. Son bir örnek vereyim. Tevekkül konusunda çağ atladık. Asrın lideri olan Başkanımız diyor ki: “Onların doları varsa bizim de Allah’ımız bize yeter”. Hâlbuki Allah u teâlâ azzevecelle: “Sen önce görevini yerine getir sonra gerisi için bana dua et” diyor. Kısaca doların çöküşü seyis biliminin yıllardır alarm verdiği iflasın son noktası. Buradan geriye gitmek mümkün değil.

Ben olsaydım ne yapardım?

Çok basit iki hamle yapardım, ilki ülkenin en iyi ekonomistlerinden yardım almak. Her gün anlık fikir alışverişinde bulunmak. Bununla da kalmaz politik olarak dilimi nasıl ayarlamam gerektiğini sorardım. Ki Trump bugün attığı bir iki twitle doları 5’ten alıp altıya götürdü. Demek istediğim tam da bu. Ekonomi de siyasilerin dedikleri, verdikleri mesajlar çok önemlidir. Lütfen verdiğim örneği bununla bağdaştırın.

İkinci bir diğer husus ise: Muhalefetle sıkı bir fikir alışverişinde bulunurdum. Ve ayrımcı konuşmalardan uzak durmaya çalışırdım. Yani sözün özü bitmiş bir hikâyenin yeni bir senaryosu olmalı. Aksi takdirde yönetmenlerin elinde kalırız…

Yunus ÖZGÜÇ