Bretton Woods Kurumları olarak da bilinen Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund) ve Dünya Bankası (IBRD), 1929 Dünya Ekonomik Krizi ile başlayan ve II. Dünya Savaşı ile devam eden ekonomik ve siyasi yıkımları onarabilmek, dünya piyasalarını düzenlemek, büyüme ve kalkınma noktasında sürdürülebilir çözümler üretmek, bütçe ve mali disiplin hususlarında önlemler alarak finansal piyasalara direnç kazandırmak gibi temel misyonlar üstelenmek üzere kurulmuşlardır.

Yaşanan ve yaşanacak olası krizlere önlemler almak, dünya ticaretini serbestleştirmek, savaşta yıkıma uğrayan ekonomileri onarmak, şehirleşmeyi ve kalkınmayı hızlandırmak; daha da önemlisi çok yönlü ticari ve finansal bir sistem getirebilmek maksadıyla 4 Temmuz 1944 yılında Amerika’nın New Hampshire eyaletine bağlı Bretton Woods kasabasında 44 ülkenin temsilcileri bir araya gelmişlerdir. Her ne kadar ekonominin “laissez-faire, laissez-passer” görüşü çerçevesinde libarelleşmesi kapsamında para ve sermaye piyasalarının serbestleştirilmesi olsa da diğer taraftan dünya finans merkezinin Londra dan Wall Street’e kayması ve ABD nin hegemonyasının pekiştirilmesi hedeflenmektedir.

Yapılan konferansa Birleşik Devletlerden Harry Dexter White, Birleşik Krallıktan ise Keynesyen fikir akımının babası John Maynard Keynes gibi ünlü ekonomistlerin fikirleri damga vurmuştur. İngiltere’den M.Keynes’in hazırlamış olduğu “Keynes Planı” ile Birleşik Devletlerden White tarafından hazırlanan “White Planı” konferansta görüşülen iki temel tasarı olup katılımcı ülkelerin görüşlerine sunulmuştur.

**Keynes Planı: J.M.Keynes 1944 de yeni bir uluslararası para sistemi oluşturmak üzere toplanan Konferans’ta öncelikle bir Uluslararası Kliring Birliğinin kurulmasını öngörmüştür. (Kliring, İngilizce “Clearing” kelimesinden dilimize geçmiş olup malın malla değişimine dayanan, takasın biraz daha gelişmiş halidir. Bu sistemde, karşılıklı kliring anlaşması imzalayan ülkeler ihracat ve ithalat işlemlerinden doğan borç ve alacaklarını kliring ofisleri ya da merkez bankaları kanalı ile ve de kendi ulusal paraları ile ödemelerini yaparlar veyahut dış ticaret işlemlerine konu işlemleri karşılıklı olarak mahsup ederler.) Keynes, tasarısında IMF ve Dünya Bankası’nın yanında bir de Dünya Ticaret Örgütünün kurulmasını öngörmüştür. Bununla birlikte Dünya Bankasının rolünü uluslararası bir merkez bankası gibi misyonlar üstlenebileceğini öngörmüş ve tüm para birimlerinin “Bancor” adını verdiği bir para birimine bağlanmasını öngörmüştür.

**White Planı: Görüşün en önemli noktalarından biri altın değişim mekanizmasının kurulmasıdır.Bu sistem ayarlanabilir sabit kur modeline göre şekillenmekte olup ABD dışındaki üye ülkelerin ulusal para birimleri Amerikan Doları cinsinden tanımlanır ve ABD doları altına konvertibl (çevrilebilen, karşılığı olan) tek ulusal para birimidir. 1 ons ağırlığındaki altın 35 Dolara veya 1 dolar 0,88867 gr altına bağlanmıştır. Dolayısıyla her ulusal paranın dolar paritesi olduğu gibi altın paritesi de bulunmaktadır. Bu durum doların bütün ulusal paralar karşısındaki karşılığını öngördüğünden Doları rezerv para (güçlü para) konumuna taşımıştır. Sistem dolaylı olarak altına da dayalı olduğu için Altına dayalı Kambiyo Sistemi (gold exchange system) olarak da bilinmektedir. Konferansta beklenildiği üzere White Planı kabul görmüştür.

Biraz da IMF ve Dünya Bankasının işleyişinden bahsedelim.

IMF ve Dünya Bankası

IMF, Bretton Woods sistemi kapsamında 1944 yılında kurulmuş olup finansal faaliyetlerine 1947 yılında başlamıştır. Fonun kurulmasındaki temel amaç üye ülkelerin ödemeler bilançosundaki açıklarını azaltmak, döviz kurlarında istikrarı teşvik etmek,üyeler arasındaki ödemeler sistemini geliştirmek ve üye ülkelerin makro ekonomik politikalarına finansal destekler sağlamaktır. IMF’nin kredilendirme politikası genel olarak şartlılık ilkesine dayanmaktadır. Buna göre Fon’dan kredi almak isteyen ülke, dış ödemeler dengesini sağlamak amacıyla bir istikrar programı hazırlayarak Fon’a sunar. Ülkenin uygulama uhdesinde olan ekonomik ve mali politikaları gösteren ve Fon’a sunulan bu programa “Niyet Mektubu” denilmektedir.

IMF, en yaygın iki rezerv varlığı olan altın ve doların uluslararası arzında yaşanan sıkıntılar neticesinde 1969 yılında üye ülkelerin mevcut rezervlerine katkıda bulunmak amacıyla SDR (Special Drawing Rights) oluşturulmuştur. SDR (Özel Çekme Hakları) bir para birimi olmamakla birlikte daha çok üyeler arasında serbestçe kullanılabilen para birimlerine dönüşebilen uluslararası bir ödeme aracıdır. Üye her ülkenin bir SDR kotası vardır. Üye ülkeler SDR karşılığında parasını kullanmak istediği ülkeye SDR sini devrederek o ülkenin dövizini kullanabilir. SDR’nin değeri 0,88867 gr saf altına ve 1 amerikan dolarına karşılık gelmekte iken Bretton Woods Sisteminin çökerek para birimlerinin dalgalı kur rejimine geçmesiyle birlikte SDR bir döviz sepeti olarak yeniden tanımlanmıştır. Euro, Japon Yeni, İngiliz Sterlini, Amerikan Doları ve 2016 yılında Çin’in para birim Yuan’ın da katılımıyla döviz sepetindeki para birimleri beşe çıkmıştır.

Dünya Bankası da 1944 yılında aynı konferans ile kurularak 1946 yılında faaliyete geçmiştir. Resmi adı Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankasıdır (IBRD). Türkiye, 1947 yılında Dünya Bankasına üye olmuştur. Banka az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere uzun vadeli kredi imkanı sağlayarak ülkeler, resmi kuruluşları ya da özel kuruluşları finanse eder. Özel kuruluşlara ya da yerel yönetimlere sağlamış olduğu kredilerde ilgili ülkenin Merkez Bankasının ya da Hazineden sorumlu kurumlarının garantörlük koşulunu arar. Bankanın Merkezi Washington’dadır.

Sistemin Çöküşü

ABD de görülen büyüyen dış açıkları ve yüksek işsizlik  karşısında doların altına konvertibilitesine olan güven sarsılarak dolardaki devalüasyon beklentisi yükselmiştir. 15 Ağustos 1971’de dönemin ABD Başkanı Richard Nixon, ülkesinin dolar rezervlerinin altına çevrilmesi zorunluluğunu iptal ettiğini açıklamıştır. Literatüre “Nixon Şoku” olarak geçen bu durum karşısında Federal Alman Hükümeti de dolardan desteğini çektiğini açıklamıştır. 18 Aralık 1971’de ABD’nin Washington şehrinde “Smithsonian Anlaşması” gereği dolar %9 devalüe edilerek 1 ons altının değeri 35 dolardan 38 dolara çıkmıştır. ABD dolarının altın konvertibilitesinin kaldırılmasının ardından ülkelerin de dalgalı kur rejimini benimsemeleri Bretton Woods Sisteminin çöküşüne neden olmuştur.

Faydalı olması temennisiyle…

Emre KAYAALP