Bağlama Kasabası Niğde ilinin merkez ilçesine bağlı, ilçenin Çiftlik İlçesi sınırlarında bir yerdir. Her ne kadar günümüzde merkeze bağlı olsa da tarihte yakın olması nedeniyle eskiden Çiftlik/Melendiz’e bağlı olabileceği ihtimali de vardır.
Kasabanın isminin esas manasını anlayabilmek için ilk akla gelen şey saz aleti olan bağlama olsa da kesin tespite veya aksini ispata yönelik elimizde yeterli veri bulunmamaktadır. Sağlıklı bir sonuca varabilmek için; tarihi kayıtları, eski alfabe ile yazılışın okunuş farklarını, okuma hatalarını, halkın telaffuzunu, beldenin coğrafi konumunu, kültürel anlatıları, jeolojik özellikleri bir arada değerlendirmek gerekmektedir.
Belde çeşitli tarihi kayıtlarda geçmektedir. Bu kayıtlarda geçen kelime değişik bilimsel çalışmalarda bavla, bavlama, badlama ve mavlama şeklinde farklı okunmuştur. Bunun sebebinin alfabe farklılığı ve kayıtlardaki el yazısının matbaa gibi nizami olmaması olarak düşünebiliriz. Eski alfabe ile bu kelimelerin yazımı çok yakındır.
Osmanlı Devletinde 15. yüzyıl ortalarından itibaren nüfus, yerleşme ve vergi tespiti için tahrir defterleri tutulduğunu bilmekteyiz. Bu defterler sayesinde bölgemizin yerleşim yerleri hakkındaki bilgimiz Fatih Sultan Mehmed dönemine kadar uzanmaktadır. Karaman Eyaleti’nde düzenlenen ilk vakıf tahriri TK 564 (H. 881/M. 1476), ikinci vakıf defteri MC.O.116/1 (H. 888/M. 1483) ile TT 387 (H. 937/M. 1530)/387-Nu.li-Muhasebe-i-Vilayet-i-Karaman-ve-Rum-Defteri defterleri “Karaman Eyaleti Vakıf Defterinde Niğde Vakıfları” isimli makalede ; (1) 42 Numaralı Tapu Tahrir Defteri(H. 906/M. 1500-1501), 455 Numaralı Tapu Tahrir Defteri(M. 1518) ve TT 387 (H. 937/M. 1530)/387-Nu.li-Muhasebe-i-Vilayet-i-Karaman-ve-Rum-Defteri defterleri “16. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Niğde Kazası Yerleşme Merkezlerinin Tespiti” (2) isimli makalede incelenmiş, tespit edilen yerleşim yerleri makalelerde belirtilmiştir.
Tahrir defterleri, timar sistemlerine de esas oluşturmaktaydı. Bu bağlamda timar sistemi, vergi ve sair diğer kayıtların yer aldığı Mufassal, İcmal ve Ruznamçe adı verilen defterler tutulmuştur. Miladi 1576-1577 Hicri 984 tarihli Timar Ruznamçe Defteri 16. Yüzyıl ortalarında Karaman eyaletindeki timar düzenine, haliyle yerleşim yerlerine ışık tutmaktadır.(3)
Yargı kararlarını içeren Kadı Sicilleri, Ahkam defterleri, vergiye mükellef kişilerin bilgileri, hane sahibinin ismi, unvanı ve mesleği ile menkul ve gayrı menkul servetlerin ayrıntılı yazıldığı Temettuat Defterleri, ceride (nüfus yoklama) ve cizye defterleri, olağanüstü durumlarda alınan avârız vergisi kayıtlarını içeren “avârız-ı dîvâniyye ve tekâlif-i örfiyye” defterleri, tedrisat alanında kayıtları içeren Maârif Salnâmeleri yerleşim yerlerinin tespiti çalışmaları açısından önemlidir.
19. Yüzyılda 2. Mahmut dönemine gelindiğinde modern anlamda ilk nüfus sayımları 1831 tarihinde yapılmaya başlanmıştır. Bu sayımın yer aldığı “BOA3553 Niğde Livası Nüfus Defteri” vd nüfus defterleri 192 yıl öncesine kadar ışık tutmaktadır. Eksikliklerine rağmen modern manada yapılan ilk nüfus sayımına ilişkin bilimsel çalışmalar yapılmış ve yerleşim birimleri paylaşılmıştır.(4)
Cumhuriyet dönemi başlarında “Devlet Salnamesi”, daha sonra “Devlet Yıllığı” adı ile çıkmaya devam edecek olan Vilayet Sal-nameleri yakın tarihte çok önemli bir kaynaktır. “Sa-Nâme, genel olarak geçmiş yılların veya bir yılın bütün olaylarını, her nevi icraatını, istatistik, ziraat ticaret, sanayi, iktisat, tarih, fen ve biyografi bilgilerini özet halinde ihtiva etmek üzere her sene tertip edilen ve neşredilen eserler hakkında kullanılan bir deyimdir. …Konya Sâlnamelerinin ilk baskısı 1285h. /1868 m. Son baskısı da 1330h. /1924m. Tarihlerinde neşredilmiştir. Birinci sayı Sultan Abdu’l-Aziz Han devrinde (1285 h. /1868m.) tarihinde başlatılmıştır.”(5)
Görüleceği üzere; tahrir defterleriyle başlayan incelemelerde 15. Yüzyıl ortasından modern çağlara kadar yerleşim yerlerinin izini sürmek, gerekli inceleme ve araştırmayı yapmak mümkündür. İşi zorlaştıran ise yerleşim yerlerinin zaman içinde isim değiştirmesi, defterleri tutan memurların ihmalkârlığı, defterlerin hatalı okuması, defterlerin sayfalarındaki eskime ve eksikliklerdir. Farklı defterler üzerine yapılan çalışmaların çapraz okunması ile hataların azaltılması mümkündür.
Bağlama Kasabası’nın kayıtları olduğunu düşündüğüm kayıtlar şöyledir;
Mavlama: Doç. Dr. Hava SELÇUK tarafından yazılan makalenin (3) kök kaynağı “BOA, 3553 Niğde Livası Nüfus Defteri”dir. Orijinal metin tercümeye eklenmediğinden 42 yıl içinde ilk harfin m den b ye mi döndüğünün orijinal metin görsel olarak tarandığında en sağlıklı değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Makalede Nüfus sayımının yapıldığı yıllarda Niğde sancağının 32 mahalle ve 14 köyden oluştuğu yazılsa da; biliyoruz ki, 40 yıl sonra tutulan salname kayıtlarında da memurların ihmaliyle bazı yerleri eksik yazılmıştır. Konya Vilayet-i Sal-namesi’nin dördüncüsünde bavlama yer almazken hemen iki yıl sonraki altıncı salnamede bavla şeklinde yer almaktadır. Yine altıncı salnamede özellikle Çamardı köylerinde eksiklik olduğu açıktır. Mezkur makalenin köyler bölümünde son a harfi eksik şekilde “Karye-i Mavlam” olarak geçmesine rağmen nüfusların ele alındığı tabloda daha doğru okumayla “Karye-i Mavlama” olarak yazılmıştır. 1831 tarihli nüfusa bakıldığında ise; 22 hane 41 yetişkin ve 17 çocuk erkek bulunmaktadır. Maalesef bu sayımda kadınlar sayılmamıştır. Nüfus defterinde muhtara, mesleklere ve nüfus olaylarına yönelik; “Kizir-i karye ak sakallı Osman veled-i Baye oğlu İbrahim 55 yaşında Köyde mesleki dağılım: çiftçi 17, rençper 1, çoban 1.Vefat eden: Ahmed 5 yaşında” kaydı mevcuttur.
Bavla: 1873 tarihli altıncı Konya Vilayet-i Sal-nâmesi’nin Niğde Sancağı’nın yerleşim yerleri arasında Bavla Karyesinden bahsedilmektedir. Sal-nâmeye göre Bavla Karyesi, 35 Hane ve 195 nüfusa sahiptir. 42 yıl önceye nazaran kadınların da sayılması, zaman içindeki evlilikler ve doğumla yeni hanelerin ve nüfusun artması doğaldır.
Badlama: Adem TOPKAYA’nın Salnâmelere Göre Konya Vilayeti (Sosyo-Ekonomik Ve Kültürel Yapı) isimli yüksek lisans tezi içeriğinde (6) H. 1332 Mali 1330 (1914) Konya Vilayeti Sal-nâmesi’nin 450. sayfası okunmuştur. Sal-nâme’de; Konya Vilayetinin Hayvanatı Ehliyesi başlığı altında Niğde Livası, Niğde Kazası, Badlama Kurasında sayıca listeli 10 at, 40 eşek, 190 erkek sığır, 50 dişi dişi sığır, 10 manda, 1341 koyun, 236 kıl keçisi ve 46 tiftik keçisi bulunmaktadır.1914 tarihinden öncesine tarihlenen atıf 3 deki kök kaynağı 1831 tarihli “BOA, 3553 Niğde Livası Nüfus Defteri” olan çalışma gerekse atıf 4 deki kök kaynağı 1873 tarihli Konya Salnâmesi’nin okunmasında yerleşim yerinin 3. Harfi v olarak okunmaktayken işbu çalışmada d olması ve başkaca kayıtlarda da üçüncü harfin d olduğuna rastlanmaması yüksek lisans tezini kaleme alan Adem Topkaya’nın kuvvetle muhtemel okuma hatası yaptığını gösterir.
Bavlama: Yakın tarihlerdeki nüfus kayıtlarında geçen bavlama ismi malumdur. Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanan Türk tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi’nin 1936 tarih 3. Sayısında Remzi Oğuz Arık tarafından kaleme alınan Göllüdağ Hafriyatı isimli yazıda “Birinci kol, ağırlıkları taşıyan kamyonla ve Civan Alinin rehberliği ile Niğde – Nevşehir şosesinin garbinden ve şoseye muvazi bir yol tutmuş, Misli ovasından ve patikadan geçerek doğru Divrin, Hasa Köyüne ve Bavlamaya erişmiştir.”denilmekte, aynı makaledeki krokide Baglama olarak yerleşim yeri belirtilmektedir. İşbu kayıt da göstermektedir ki, beldenin adı değiştirilse de bir süre daha Bavlama olarak anılmaya devam edilmiştir. (7)
Yazılışları eski alfabede görselleştirelim ve değerlendirelim.
- “ma” eki tüm yazımlarda ayrı yazıldığı için karıştırılma durumu olmamıştır.
- Bavla kelimesi ile bağla kelimesi kıyaslandığında aradaki ayın harfinin noktalı olması ve vav harfinin noktasız olması karıştırılabilir. El yazısı kullanan kişi rahatlıkla ayın harfinin açıklığını birleştirebilir. Bavla ile bola kıyaslandığında a sesini veren elif harfi unutulursa kelime bola olacaktır. Halkın önceki kullanımının bu yönde olması ya okuyanın ya da yazanın hata ihtimalini arttırmaktadır.
- Bavla ile badla karşılaştırıldığında ise gözlü vav harfinin gözü net olarak gösterilmezse okuyanın onu dad harfi zannetmesinin yolunu açacağı açıktır. Dahası bir an için bağlama yazdığını düşünürsek noktalı dad harfi ile ğayın harfinin karışma ihtimali de vardır.
- Bavla ile mavla ise ilginç bir karışmadır. Yazan kişinin b harfi ile m harfini karıştırılacak derecede yazısının bozuk veya okuyanın dikkatinden kaçması gereklidir. Bununla birlikte Mavlama hem uzun bir kelime hem kaydı 1831 tarihine isabet ettiğinde yakın tarih hem de ismi benzeyen başka bir Niğde karyesi olmadığından zayıf yanlış okuma ihtimali yüksektir.
- Bavla ile bola arasında elif farkı vardır. Her ne kadar yerel halk önceleri daha çok bolama diye yerleşim yerini telaffuz etse de hiçbir çalışmada bolama okumasına rastlayamadım. Bu şekilde telaffuzun rahat ağız yapısı nedeniyle kelimenin bozularak sese dökülmüş hali olması muhtemeldir.
Bavlama ve Bağlama kelimelerinin mukayesesini yapalım.
Kayıtlarda yerleşim yerinin en az iki asırdır isimlendirilmesinin, asgari müşterekte bavla diyebiliriz. Ancak bu kelimenin manasını bulmak oldukça güçtür. Bav kelimesinin bağ kelimesine veya bavlama kelimesinin bağlama kelimesine dönüşmesi ihtimali olduğu gibi bir ihtimal yerleşim yerinin adı Türkçe’den farklı dil kökenli de olabilir. Bav kelimesi ise sözlük ve çeşitli paylaşımlarda: şahin, köpek vb. hayvanları avcılığa alıştırma işi; şaşma, korku, pişmanlık, beğenmeme, öfke, acıma bildirir ünlem; ahır, ahır hayvanı; çocuk dilinde korkunç hayvan; bohça; düğüm, bağ(bağlamak manası); BAĞ (ağaçlık) olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla bav telaffuzu zamanla bağ telaffuzuna olabilir.
Bağlama kelimesi ise 17. Yüzyıldan sonra bir sazın adı olmuştur. “Alevi-Bektaşi edebiyatı ve müziğinin şekillenmesiyle oluşan “Deste Bağlama” geleneği, ayin-i cemlerin ve muhabbetlerin en önemli ana unsurlardan biri hâline gelmiş, bu gelenek XVII yüzyıldan sonra hem sazın kendisine, hem de sazın çalındığı düzene (akort) adını vermiştir. Deste bağlarken çalınan düzene, zaman içerisinde her kesimden kabul gören Bağlama Düzeni, sazın adına da, mecaz-ı mürsel ile desteyi bağlayan araç anlamında Bağlama denilmiştir.”(8) Bununla birlikte Türkiye’de birçok yere bağlama ismi verildiği bilinmektedir.
Nitekim 17. Yüzyıldan sonra yerleşimin isminin Bağlama(Bavlama)’ya dönüşmesi manidardır. Yerleşim yerlerinin 15. Yüzyıl ortaları yani Fatih dönemine kadar uzandığını belirtmiştim. Ancak Bavlama isminin daha yakın kayıtlarda geçtiğini görmekteyiz. Bu noktada başta bahsettiğimiz beldenin coğrafi konumunu, kültürel anlatıları, jeolojik özelliklerini hatırlayalım. Bu unsurları tarihi kayıtlarla birlikte değerlendirdiğimizde net olmamakla birlikte Kersendi ismine ulaşmaktayız. Bazı bilimsel çalışmalarda da Kırsendi, Kersendik, Kirkendi, Kirkendir diye de okumalar mevcuttur.
Malumunuz olduğu üzere; beldenin batı kısmında Kirsendi namıyla meşhur bir bölge bulunmaktadır. Bu bölgede bulunan mevkiler tapu kayıtlarında; Datça Kalesi, Kale önü, Göçükburnu, Çağşak mevkilerini kapsamaktadır. Bu bölgede bir su kaynağının ve zamanla küçülmüş gölün yer alması, günümüz teknolojisiyle uydu görüntüsünden bakıldığında bina zeminini ve bahçe duvarları görünümünü andırır şekillerin yer alması, ağılların ve geniş mera alanlarının bu bölgede bulunması, ağbayırı diye tabir edilen bağlık ve ağaçlık alanların yine buraya yakın olması, bazı kimselerin bölgenin bir kısmını ören olarak nitelendirmesi ve geçmişin orada olduğuna dair sözlü anlatımları, yağmur duasına gidilen ve mezar yeri olup dedeler diye tabir edilen tepenin yakınında olması bir arada değerlendirildiğinde; su kaynağı olan, kalesi bulunan, bağı bulunan, hayvancılığın sürdürüldüğü eski bir yerleşimin bulunduğu anlaşılmakadır. Yine timar kayıtlarında bahsedilmesi ve Datça kalesi ve kaleönü mevkilerinin bulunması tesadüfi olarak görülemez.
Kersendi resmi kayıtlarda geçen Türkler arasında sıklıkla kullanılan farsça kökenli bir kelimedir. Kersen ön adıyla Kersendi, kersentaş, kersencik, Kersenköy diye yer isimlerinin çeşitli illerde ve zamanlarda mevcut olduğu bilinmektedir. Sözlük manası olarak araştırıldığından “KERSEN (Fars. kārsān’dan) E. T. Türk. ve halk ağzı. İçinde hamur yoğrulan, çamaşır yıkanan ağaç tekne” kaydı karşımıza çıkmaktadır. Yine “toprak mangal, topraktan yapılmış leğen, hamuru fırına taşımağa yarayan birkaç gözlü tekne” karşılıkları da bulunmaktadır. Kers kelimesi ise “Zıt, ters. Yemlikte kalan kalın saman. Kuru diken ve otların dövülmesiyle elde edilen hayvan yemi” anlamına gelmektedir.
16. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Niğde Kazası Yerleşme Merkezlerinin Tespiti isimli çalışmada (2) Kersendi karyesinin; 1500/1501 yılına isabet eden TD 42 nolu defterin 75. sayfasında, 1518 yılına isabet eden TD 455 nolu defterin 739. sayfasında, 1530 yılına isabet eden 387 Nolu Defterin 168 ve 174. Safalarında yer aldığı tespit edilmiştir. 1530 yılına isabet eden son defterde iki farklı sayfada Kersendi isminin olmasını, aynı ismin verildiği yerleşim sayısının artmış olabileceği ihtimaline bağlayabiliriz. Yaklaşık yarım asır sonrasını ele alan (H.984) 1576-1577 Tarihli Timar Ruznamçe Defterine Göre Karaman Eyaleti (3) çalışmasında Melendiz Kersendi , Niğde Kırsendi , Şuca‘eddîn Kersendi kaydı vardır. Yani birden çok timar alanına kesrendi/kirsendi ismi verilmektedir. Yine aynı çalışmanın ilerleyen sayfalarında Melendiz Kersendik, Niğde Kersendi kaydı vardır. Öyleyse en az iki tane Melendiz ve Niğde’de olmak üzere Kersendi yeri varlığı sabittir. Bir tane de Şuca‘eddîn(Ulukışla) da bulunmaktadır. Yarım asır önceki 1530 tarihli Muhasebe-i-Vilayet-i-Karaman-ve-Rum-Defterinin iki sayfasında Kersendi vardı. Başlangıç yılı H.1157 (1744-1745) bitiş yılı ise H.1159 (M. 1746-1747) olan 2 Numaralı Karaman Ahkâm Defteri’nin (S.1-149) Transkripsiyonu (9) çalışmasında defterin 147-2 metinde “Şamardı Nâhiyesi’ne tâbi‘ Kirkendir (?) nâm karye” kaydı olduğu görülmüştür.
Sonuç itibariyle; Niğde ilinde birden çok Kersendi yerleşimi vardır. Bu Kersendi yerlerinden birinin Bağlama Kasabası olması yerleşim yerinin geçmişi Fatih sultan Mehmed dönemine kadar uzanması kuvvetle muhtemeldir.
Şehitler; Yazımızda gördüğümüz üzere Bağlama Kasabası tarihinin beş buçuk asır kadar geriye gitme ihtimali vardır. Datça Kalesi, Kale önü mevkileri bulunan yerleşimde ikamet eden halkın zaman içerisinde şehit vermemiş olması düşünülemez. Esasında şehitlerin isimlerini derlediğim bir yazıyı 2018 yılında Bağlama Belediyesi Başkanlığı’na ulaştırmıştım. Buna mukabil ciddi bir aksiyonu maalesef alamadım. Bu defa kahraman şehitlerimizin isimlerinin hatırlanmasını, unutulmamasını istediğimden işbu yazımız içeriğine de eklemekteyim. Şöyle ki; Bağlama doğumlu olup yakın tarihte şehit olan ve kimliği tespit edilmiş bulunan 3 şehit vardır. Şehitlerden bir tanesi Birinci Dünya Savaşının muhtelif bir cephesinde (10) ikisi Çanakkale Cephesinde (11) şehitlik mertebesine yükselerek Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Bu vesileyle aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet dilerim. Ruhları şad olsun. Vesselam
YARARLANILAN ESERLER
- Nevzat TOPAL, Karaman Eyaleti Vakıf Defterinde Niğde Vakıfları (h. 881/m. 1476) Niğde Foundatıons In Karaman State Foundatıon Book (881/1476) Zeitschriftfür die Welt der Türken Journal of World of Turks ZfWT Vol. 4, No. 2 (2012)
- Ayşegül HÜSEYNİKLİOĞLU, Handan ARSLAN, 16. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Niğde Kazası Yerleşme Merkezlerinin Tespiti, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Cilt: 19, Sayı: 2, Sayfa: 299-314, Elazığ (2009)
- Suat YILDIZ, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı, (H.984) 1576-1577 Tarihli Timar Ruznamçe Defterine Göre Karaman Eyaleti, Yüksek Lisans Tezi Konya (2010)
- Doç. Dr. Hava SELÇUK tarafından yazılan NİĞDE’DE İLK NÜFUS SAYIMI (23 ŞEVVAL 1246/6 NİSAN 1831) isimli makale “TheJournal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Volume 6 Issue2, p. 1263-1294, February (2013)
- Mehmet EMİNOĞLU, Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yayınlanan Sa-Nâme-i Sene-i 1285 Vilâyet-i Konya eserinin çevirmeninin ön sözü
- Adem TOPKAYA, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yakınçağ Bili Dalı, Salnâmelere Göre Konya Vilayeti (Sosyo-Ekonomik Ve Kültürel Yapı), Yüksek Lisans Tezi (2007)
- Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanan Türk tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi’nin 1936 tarih 3. Sayısında Remzi Oğuz Arık tarafından kaleme alınan Göllüdağ Hafriyatı isimli yazı
- Necdet KURT, Alevi-Bektaşi Cemlerinde “Deste Bağlama” Geleneği Ve “Bağlama” Adının Kaynağı EÜ Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Dergisi 2015 (7): 43-62)
- Mert ÇAKIR, Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü 2 Numaralı Karaman Ahkâm Defteri’nin (S.1-149) Transkripsiyonu, Yüksek Lisans Tezi, Aksaray (2021)
- Şehitlerimiz (Osmanlı-Rus, Osmanlı-Yunan, Trablusgarp, Birinci Balkan, Dünya, İstiklal, Kore, İç Güvenlik) Cilt No: 4 Sayfa No: 296 Sıra No: 881 T.C. Milli Savunma Bakanlığı Ankara (1998)
- Yrd. Doç. Dr. Salih ÖZKAN, Selçuk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi, Ata Dergisi, Sayı: 12 Sayfa: 105-134 Konya (2004)
Cumali KORKMAZ