Verdik atımızı dostlara kendimiz yaya kaldık. “Pek çok ziyan edilmişler” listesine kimler yazılmadı ki. Hırsız kovalamak, güveni yıkanları savmak, duyguları horlayanları gömmek yüzünden etrafımızdaki rezalet ve sahtelik metalarının çokluğundan payımıza tiksinmek ve kırılmak düştü. “Gayret bana düşer”, “sefer bizden hele çıkalım yola”, “biz bize düşeni yapalım” diye vicdanlarının sesine kulak verenler sessizce atıldı meydanlara. Lakin bir gariplik vardı. ‘Meydanlarda taşlar bağlı köpekler serbest idi’.
Bu milletin ruh, iman, gelenek, kültür, toplum, tarih, medeniyet, fıtrat köklerine bağlı yol açıcı, çağa ses ve yön veren, aşk’ın ve taşkın zekâlı çocukları vardı. Kötülüklere, dinsizliklere, ahlaksızlıklara, aldat(ıl)malara, menfaatperestlere, yolsuzluklara, medeniyetine yabancılaşmaya, ilimsizliğe, gösteriş dolu yaşamlara, kibirden hayatlara, dönekliklere karşı mukaddes bir isyan taşıyan çocuklar… İsyanın devlet ve dine olanı değil lakin böylesi mübarektir. Bir ideali ve mefkuresi, aşkı, vatan-millet derdi olan, medeniyet aşılayan, samimiyeti olan, hareket ve dirilik sembolü, sonraki nesline kültür köprüsü olan, tüm insanlık için çalışan, yüreğinde dava meşalesi yanan çocuklar…
Bu çocuklar! inanç ve düşüncülerine sıkı sıkı bağlı, menfaat ve dünya sevgisi olmayan, makamları, üst düzey isimleri ve paraları ardına alarak Anadolu’nun çilekeş, cefakar ve dava eri çocuklarına zulmeden zalimleri titreten çocuklar… Koltuğu bedenine yapışmış, rantı cebine taşınmış, tırsak ve pırsak, kendi gölgesinden bile korkan, açıkları gün yüzüne çıkmasın diye herkesin önünde takla atan, çok yaşa paralı sahibim diyerek kalabalıklar önüne yatan bu zalimleri korkutan, ürperten çocuklar…
Kokuşmuş ciğerler, köhnemiş zihinler, kekeleyen mantıklar, lekelenen kalpler, yeri gelince pabucu dama atılan, laf_ı güzaf sayılan dava lakırdılarından (!) hayal kırıklığı yaşayan milletin evlatları var. Böyle saf ve samimi inançlara sahip milletin evlatlarını zevki için mevki için, siyaset, mide ve para hırsı için harcadılar, yıprattılar, kullandılar. Düzen raylı, söylem sahte, kişiler züppe, yüzler kubbe, pençeler zalim. Zamana ve zemine, manevi varlıklarımızı, kudsiyetimizi ve samimiyetimizi inkâr eden, medeniyet ve tarihimizi aşağılayan zümreler hâkim. Millet evlatlarının derisine geçen testere dişleri kırılsın!
Özümüz-sözümüz bir, şahsımız da fikrimiz de namuslu, Allah’tan başka destek ve güvencemiz yok diyen asil ruhlu, kalpleri nur dolu millet evlatları… Kubur farelerine, maymun iştahlara, şebek yüzlere, dönek şahsiyetlere, ikbalci ve bezirgan ayaklara basamak yapılıp, kazançlarına mezat malı gibi kullanıldı saf ve imanlı yürekleriniz. Herkesi affettiler de bir sizi affedemediler. Beyinlere kezzap, yüreklere ifsat, sütlere akrep zehri karıştırdılar. Sizi affetmeyenleri millet vicdanında biz de affetmiyoruz.
Cemil UYSAL