Müslümanlığın toplumlara yayılmasında ve İslamiyet inancının gereklerinin ve güzelliklerinin anlatılıp anlaşılmasında, edebiyatı bir araç olarak ele alabiliriz. Ahlâkı, sevgiyi, iyiliği, kardeşliği ve İslam’ın emrettiği bir çok güzel davranışları edebiyatımız, farklı eserlerle bize anlatmaya çalışır.

İslamiyetin Edebiyatımıza girişi, ilk olarak Türklerin İslamiyeti kabul etmesiyle başlar. Türklerin İslamiyeti kabulünün ardından, bu davayı savaş yoluyla yaymaya çalıştıktan sonra, bu yayılış biçimi zamanla yerini kaleme bırakmıştır.

12. Yüzyılda Hoca Ahmet Yesevi ile başlayan Tasavvuf Edebiyatı hareketi, yüce İslam davasını edebiyat ile birleştirerek, devamında gelecek şairlere ve yazarlara sönmez bir ışık bırakmakla beraber, İslam edebiyatının temel taşını oluşturur. Ahmet Yesevi’nin ardından; Mevlana, Fuzulî, Nesimi ve birçok şairler, İslam ve rehberi Kuran’a önemli ölçüde yer vermiştir. Yine 12. Yüzyılda ise Edip Ahmet Yükneki’nin “Atabet-ül Hakayık” (Hakikatler Eşiği) adlı eserine baktığımızda, Kuran-i Kerim’in de önemle vurguladığı ahlâkın önemi ve yollarına ilk defa bu eserde yer verilmiştir. 13-19. Yüzyıl Halk Edebiyatında İslami konulara yer verip, halk ile İslamı birbirine kaynaştırmada adım atan Yunus Emre ile beraber, Kaygusuz Abdal, Hacı Bayram Veli, Pir Sultan Abdal ve Erzurumlu İbrahim Hakkı karşımıza çıkar.

19. Yüzyıldan sonra Tanzimat, Servet-i Fünun ve Milli Edebiyat Dönemlerine bakacak olursak, edebiyatta batıya yönelme çabasından dolayı verilen eserlerde, yavaş yavaş İslam’ın etkisini yitirdiğini görürüz. Yalnız, 19. Yüzyılın ortalarında başlayan Necip Fazıl ile İslam’a yöneliş hareketi, Asaf Halet Çelebi, Mehmet Akif Ersoy ve Ahmet Hamdi Tanpınar ile devam etmiştir. Eserlerinde İslâm’ı konu alan Necip Fazıl’ın, Mehmet Akif’in ve bunlar gibi diğer yazarların, İslam karşıtı ideolojileri savunan yazarlarla girdiği edebî tartışmalar karşısında sergiledikleri o tavrın, kararlılığın ve duruşun o dönemlerde, farklı görüşlerde olan insanların Edebiyat sayesinde hak din İslam’a olan yakınlığını arttırmış, onlara İslâm’ı anlama fırsatı vermiştir.

Günümüz Edebiyatında ise şairlerin eserlerinde, Tasavvuf Edebiyatında olduğu gibi ilahî aşkı anlatmaları ve yazarlarında kitaplarında, Kuran da geçen ayetlerden yola çıkarak hikâye, roman, öykü ya da diğer edebî metinlerde Allah’ın emirlerini bazı olaylara, kişilere ve zamana yayarak anlatıp bize ders vererek Kuran’ı anlamada yardımcı olmaları, İslam’ın Edebiyata etkisini ve Edebiyatın İslam’a katkısını açıkça göz önüne koymaktadır.

Ali Seydi Kılıç