İnternette çok sık karşılaştığım son derece canımı sıkan hatta üzüldüğüm bir durum var. Müslümanların Efendimiz’e ağza alınmayacak hakaretlerde bulunması. Bunların hepsinin müslümanlar tarafından yapılıyor olması garip değil mi? Kimisi cübbe giymiş kimisinin bir avuç sakalı var kimisi baş örtülü kimisi mücahid(!) kimisi islami çalışmalar yapan insanlar. Ayrıca bunu yaparken bir sevap beklentisi var veya müslüman şahsiyetinin bir gereği zannediliyor.

Ne demek istiyor bu adam veya ne saçmalıyor dediğinizi duyar gibiyim Söylediklerimde bir yanlışlık yok emin olabilirsiniz. Daha da ötesi dediklerim Efendimiz’in (a.s) bir hadisine dayanıyor. İslami camiada normal vakitlerde ara ara olan 10 Kasım’da da zirveye ulaşan bir adet var: Mustafa Kemal’e sövmek, tahkir içerikli ifadeler kullanmak, onunla alay etmek.

Peki bir insan bunu neden yapar? Kime faydası vardır nefs tatmininden başka ? Bence hiç yok. (Kimse şahsiyetli duruş falan diye ahkam kesmesin şahsiyetli duruş da şahsiyetle olur tahkir ve alay ile değil)

Sonuçlara bakalım;

-İnadı artırıyor.

-Kimse görüşünü değiştirmiyor.

-İleride kalbi İslama ısınması muhtemel bir insanın da kaybına vesile olunuyor.

-Müslüman imajını zedeliyor.

Hepsinden ama hepsinden de önemlisi Peygamber Efendimiz’e (a.s) sövülmesine yol açılıyor.

Buhari’nin el-CÂMİU’s-SAHÎH kitabında “Kitabul Edeb” diye bir bölüm var. Burada Müslümanların nasıl bir ahlaka sahip olması gerektiğine dair rivayetler bir araya toplanmış. Anne babaya iyilik ile başlıyor, rahmet şefkat merhamet yetimler yaşlılar komşuluk… derken bir müslümanın hayatın her alanında nasıl bir duruş sergilemesi gerektiğine dair hadis bulabilirsiniz. Elbette insanın anne babasına sövmesi ile ilgili de bir bab var. Orada geçen bir hadisi dikkatlice okuyalım.

Abdullah ibn Amr (R) şöyle demiştir:

Rasûlullah (S): — ‘Büyük günâhların en büyüğünden birisi, kişinin anasına babasına sövmesidir.‘ buyurdu.

Kendisine orada bulunanlar tarafından: — ‘Yâ Rasûlallah! İnsan anasına babasına nasıl söver?‘ denildi.

Rasûlullah: — ‘O kimse birisinin babasına söver, o da karşılık olarak onun babasına söver; yine o kişi birisinin anasına söver, o da karşılık olarak onun anasına söver.‘ buyurdu.

Şimdi anlayabildiniz mi kendi peygamberine söven “Müslümanları”?

Mustafa Kemal’e yönelik olumsuz bir ifade kullanılınca birilerinin yönünü hemen Peygamber Efendimiz’e (a.s) veya doğrudan Allahu Teala’ya çevirmesi de işin ilginç tarafı. Bu tavırlar kimilerinin zihninde bunun siyasi bir görüşten ziyade bir din olduğunun sözü edilen kişinin de  çooook farklı bir konumda olduğunun en açık göstergesi. Lakin biz burada kim doğru kim yanlış kim ne yaptı onu konuşmuyoruz. Sadece haklı veya haksız doğru veya yanlış hangi durumda olursak olalım mümince bir duruş sergilemenin gerekliliğinden bahsediyoruz. O da nedir?

Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Muhakkak Rabbin yolundan sapanları en iyi bilendir. O doğru yola girenleri de en iyi bilendir. (Nahl, 125)

‘İyi de canım adamlar yola gelmiyor/gelmeyecek ki İslam düşmanı!’

Velev ki İslam düşmanı olsun, kimin son nefesini nasıl vereceğine dair bir garantisi var. Kalpler Allah’ın elindeyse hakkında kesin bir bilgimizin olmadığı konuları bir kenara koyalım. Biz bize düşeni yapalım. Hadi diyelim ki yola gelmeyecek. Ya hu yola gelmeyenlere küfür edin sövün diye bir ilahi emir mi var? Bilakis bunu yeren bir ayet-i kerime var:

Onların Allah’tan başka taptıklarına sövmeyin ki onlar da aşırıya giderek bilgisizce Allah’a sövmesinler. Bu şekilde her ümmete yaptığını süslü gösterdik. Sonra dönüşleri Rabblerinedir ve O kendilerine yapmakta olduklarını haber verir. (En’am, 108)

Hadi hepsini geçtim. Sövmenin, aşağılamanın bumerang etkisiyle geri sana döndüğünü göremiyor musun? Görüyorsan hiç mi için sızlamıyor. Dile gelenler bile yeterken dile gelmeyip içinde sakladıkları da var.

Şimdi de beni bu yazıyı yazmaya iten olayı nakledeceğim. Bir grupta şöyle bir cümleye denk geldim:

‘Gönül yazar mı daha çok evlendi, Zübeyde mi?’

Bu kışkırtmanın getirdiği yorumlar:

“Aişe evlendi, senin peygamberin evlendi.” bunlar benim edebimin müsaade ettiği yorumlar. İşi daha da ileri götürenlere girmiyorum bile. Şöyle diyenler olabilir. “Bunu -hangisi çok evlendi – yazan kişi art niyetli birisiydi ve kışkırtmak için yazdı.” Eyvallah kabul. Peki bunun benzerini yapan Müslümanların sayısını nasıl ifade ediyoruz? Yüzlerle? Yoksa binlerle mi? Ayrıca bu kışkırtmak niyetiyle yazıldı derken de bu tür ifadelerin kışkırtmaya sebebiyet verdiğini ikrar etmiş olmuyor muyuz ? Her halükarda bu tavra son verilmeli. Allah rızası için! Anne babandan çok sevdiğini iddia ettiğin Peygamberinin hatırı için!