Bizim cehaletle açık kalmış menfezlerimize bilgi ambalajı sardıkları ‘yalanlarla’ nüfuz ediyorlar…
Hangi yalanlar mı? Meselâ “Hadisler 250 yıl sonra yazıldı” yalanı.. Bu yalana nasıl kanıyoruz: çünkü Cin Ali kitaplarından başka kitaplar için rafa uzanmamış ellerimiz, kumandaya dokunduğu kadar kitaba dokunmamış…
Hadisler ne zaman yazıldı?
Çünkü tarihi Facebook’tan, Google’nin yol geçen hanı olmuş kirli bilgi havuzundan, TV’den, boş meydana bolca atıp tutan şişirilmiş ekran şovmenlerinin sloganik ezber cümlelerinden öğreniyoruz..
Bu; “Tutarsa tutar, tutmazsa izi kalır.” kurnazlığıyla ortalığa cıvık çamurlar atan haşere tipi adamlar nereden biliyorlarmış hadislerin 250 sene sonra yazıldığını?
Zaman makinesine girip 1200-1500 sene öncesine seyahat mı etmişler, kuş bakışı; “Kim yazıyor kim yazmıyor?” diye ilk 250 yılı film şeridi gibi mi taramışlar?
İlk 250 yılın insanları kabirlerinden çıkıp ‘Biz 250 yıl boyunca hadisleri yazmadık’ mı demişler?
Cebrail aleyhisselam inip bunlara ‘İlk 250 yıl hadisler yazılmadı, kesin bilgi‘ mi demiş?
İmam Buhari rüyalarına girip ‘Benden önce kimse hadis yazmamış ben de aklıma ne gelirse, Allah’ a emanet, kitap yazdım.‘ mı demiş!
Bu kaşifçikler nereden biliyorlar hadislerin 250 sene sonra yazıldığını?
Verecekleri cevap:
Buharî’de Hz. Peygamber’in hadis yazımını yasakladığı rivayeti geçiyor.
Hani siz Buharî’ye uydurukçu diyordunuz? Kitabındaki rivayetleri uydurmuştu, bu rivayeti de uydurukçu dediğiniz Buharî’nin uydurmadığını nereden biliyorsunuz?
Madem ki Buharî’de geçiyor diye bunun doğru olduğuna inanmışsınız, o zaman aynı Buharî’de geçen diğer rivayetlere niye uydurma diyorsunuz? Yazan aynı Buharî değil mi? Diğer rivayetleri uydurmuşsa -hâşa- bu rivayeti uydurmadığını nereden biliyorsunuz?
Ayrıca aynı Buharî’de hadis yazımının sadece belli bir süre, belirli kişilere yasaklandığı da geçiyor? Aynı Buharî’de Hz. Peygamberin bizzat hadislerini yazmaları emrini kendi ağzıyla verdiğini söyleyen rivayetler de var?
Madem ‘Hadis yazımının yasaklandığı’ rivayetinin geçtiği Buharî’den alıp kabul ediyorsunuz aynı Buharî’de geçen “Hz. Peygamber’in hadislerin yazılmasını bir süre yasaklayıp sonra özel olarak bizzat yazılmasını emrettiği, yazım yasağını sadece belli süreliğine belli kişilere mahsus kıldığı” da geçiyor?
Aynı Buharî’de miraç mucizesi de geçiyor, ayın yarılması mucizesi de geçiyor. Bunlara niye Buharî’nin uydurması diyorsunuz o zaman, bunları uyduran (!) Buharî ‘Hadis yazımının bir süreliğine yasaklandığı‘ rivayetini niçin uydurmasın?
Bilin bakalım, uydurma dediğiniz kabir azabı, peygamberimizin mucizeleri, miraç, cehennemliklerin çoğunun kadın olduğu hadislerini rivayet eden sahabeler kimlermiş?
“Peygamberimizin belli bir süreliğine hadis yazımını yasakladığı” rivayetini söyleyen AYNI KİŞİLER:
⏩ Kabir azabı hadisi = Zeyd bin Sabit (r.a)
⏩ Miraç hadisi = Ebu Hureyre (r.a)
⏩ Mucize ve Deccal hadisi = Ebu Said el-Hudri (r.a)
Hayırdır, miraç, mucize, kabir azabı, kadın konularında Peygamberimize HAŞA iftira atan bu insanların rivayetlerine nasıl güveniyorsunuz?
Kur’an’a aykırı uydurmalar yapmaktan korkmayan bu insanlar, KUR’AN’A UYGUN UYDURMALAR yapmaktan neden çekinsin?
Peygamberimize iftira atan bu insanlar (haşa) KUR’AN’LA ÇELİŞMEYEN uydurma yapamayacaklarının garantisi nedir?
Biz sadece Kur’an’a ve aklımıza uygun hadisleri alırız, diğerlerini atarız. Buharî miraç ve ayın yarılması hadislerini uydurmuştur. Peygambere iftira atmıştır. Bizim aldığımız hadisler uydurma olmayan hadisler.
Peki uydurukçu dediğin o Buharî’nin Kur’an’a ve akla uygun uydurmalar yapamayacağının garantisi nedir? Kur’an’a aykırı uydurmalar yapmaktan çekinmeyen (!) biri, Kur’an’a uygun uydurmalar yapmaktan niçin çekinsin?
Peygambere iftira edecek kadar Allah’tan korkmayan (!) biri’ peygambere iftira olmayan uydurmalar’ yapmaktan neden korksun?
Düşünün ki ben Hicri birinci, ikinci asırlarda yaşayan bir hadis uydurukçusuyum ve bi rivayet uydurdum:
“Peygamberimiz, inen Kur’an ayetlerini Hz. Aişe’ye de yazdırırdı.”
Uydurduğum bu rivayet Kur’an’a aykırı mı? Değil. Akla aykırı mı? Değil. Peki Kur’an’a aykırı olmaması bu rivayetin doğru olduğunu ispatlıyor mu? Tabii ki hayır. Ama hadis inkarcılarına sorsan:
Kur’an’a aykırı değilse doğrudur, o yüzden uydurukçu dediğimiz kişilerin Kur’an’a aykırı olmayan rivayetlerini alıyoruz.
Alın size bir örnek: Kur’an’a aykırı değil, ama doğru da değil?
Ama elimizde hiç yazılmış hadis varakları yok.
Bu da Facebook rivayeti, Google efsanesi. Rasulullah’ın ashabı Hz. Ebu Hureyre’nin talebesi Hemmam bin Münebbih’e yazdırdığı hadis varakları var Şam’daki Zahiriye Kütüphanesinde ve kaotik dönemlerde Orta Doğu’dan taşınan nüshalar Berlin’de, elimizde?
Ama o 4 halife devrine tarihli. Peygamber dönemine tarihli değil.
Aynı mantıkla elimizde Hz. Peygamber Dönemine tarihli bir tane ayet varağı bile yok? Elimizde Hz. Peygamber Döneminde yazılmış hadis varağı olmaması onun döneminde hadis yazılmadığı anlamına geliyorsa, elimizde Hz. Peygamber Dönemine ait ayet varaklarının bulunmaması niçin Hz. Peygamber Döneminde Kur’an’ın yazılmadığı anlamına gelmiyor?
Çünkü ayetlerin Hz. Peygamber döneminde yazıldığına dair rivayetler var Buharî ve Kütüb-ü Sitte’de.
Ee 250 sene sonra yazılmıştır deyip de güvenmediğin bu kaynaklarda geçen, Kur’an’ın Hz. Peygamber Döneminde yazıldığı rivayetine nasıl güveniyorsun? Hani 250 sene sonra yazıldığı (!) için güvenilmezdi bu kitaplardaki rivayetler? 250 sene sonrasında peygamber aleyhisselamın ne dediğini biliyor olamazdı? Uydurulmuş dediğin kitaplarda geçen bu rivayete nasıl inanıyorsun o zaman?
Elimizde Hz. Peygamber Döneminde yazılmış ayet varakları yok, tamam ama Hz. Osman mushafı var.
Hz. Osman mushafı 121 yapraklık, Kur’an’ın üçte ikisi yok elimizdeki ilk mushafta. Kalan binlerce ayetin o “uydurukçu, yalancı” (haşa) dediğin sahabeler tarafından uydurulmadığını nereden biliyorsun?
Hz. Peygamberden sonraki ilk yüzyıllara ait günümüze gelebilen Kur’anlar arasında Kur’an’ın bugünkü gibi tam halinin bulunduğu hiç bir mushaf yok elimizde.
Kur’an bize rivayetle gelmemiştir, çünkü dünyanın her tarafındaki Kur’an nüshaları aynıdır.
Ne alakası var? Dünyanın her tarafındaki Buhari nüshaları da aynıdır, aynı mantıkla Buhari de rivayet değildir mi diyeceksin?
Yüzlerce Buhari şerhi var.
Şerh açıklama demektir, aynı mantıkla Kur’an’ın da binlerce açıklaması (tefsiri) var.
Kur’an Nasıl Korundu?
O birkaç yüzyıl boyunca uydurukçu dediğin o insanların elimize ulaşan Kur’an mushaflarına ekleme veya çıkarma yapmadığını nereden biliyorsun?
Bize rivayetlerle gelen “Kur’an’ın Hz. Peygamber Döneminde yazıldığı” bilgisine inanmadan, güvenmeden bunu nasıl ispatlayacaksın?
Sen Buharî gibi büyük hadis alimlerine, Ebu Hureyre gibi sahabelere uydurukçu, yalancı, iftiracı dersen, Buharî ve ehl-i hadis imamlarının bize aktardığı “Kur’an’ın Hz. Peygamber Döneminde yazıldığı” rivayetinin bu uydurukçu dediğin insanların uydurması olmadığını nasıl kanıtlayacaksın?
Rivayetlere saldırmanın, rivayetleri tartışmanın aslında Kur’an’ı tartışılır konuma sürüklediğinin farkında mısın?
Kur’an’ı Allah’ın koruyacağına dair ayetler var, bunlar ispatım.
Kur’an’ın Allah tarafından korunacağına dair ayetleri o uydurukçu dediğin insanların uydurmadığını nereden biliyorsun peki?
“Biz bu zikri koruyacağız” ayetinin Allah’ın sözü değil de o uydurukçu dediğin insanların uydurması olmadığını nasıl ispatlayacaksın, sana göre her türlü uydurmayı yapan (!) insanların böyle bir ayeti Allah söyledi diye Kur’an’a eklemediklerini nasıl kanıtlayacaksın?
İncil ve Tevrat’ta da o kitapların korunacağı yazıyor? Ama Kur’an o kitapların tahrif edildiğini söylüyor?
O zaman içinde “korunacağının” yazması bir kitabın korunacağına delil oluyorsa, İncil’in ve Tevrat’ın da korunduğuna mı inanacağız? Eğer buna inanırsak Kur’an’a inanmamış oluruz çünkü; Kur’an’da o kitapların tahrif edildiği yazıyor?
“Ot kurur, çiçek solar: fakat Allah’ımızın sözü ebediyen durur” (Peygamberlerin kitaplarından, Yeşaya 40:9)
“Gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan en küçük bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecektir.” (İncil, Matta 5:18)
“Gök ve yer ortadan kalacak, benim sözlerim ise asla ortadan kalkmayacaktır.” (İncil, Markos 13:31)
Gördüğünüz gibi büyük hadis alimlerine, hatta sahabelere uydurukçu, kitaplarına da uydurma (!) derseniz Kur’an’ın Hz. Peygamber döneminde yazıldığını bile ispat edemezsiniz.
Daha Kur’an’ın Hz. Peygamber Döneminde yazıldığını ispat etmek için bile uydurukçu dediğiniz Buharî’deki Kur’an’ın yazıldığı rivayetine muhtaçsınız.
Bu uydurma ithamının ucu tüm hadislerden önce Kur’an’a dayanır. İşte en çok da bu yüzden rivayetleri inkar edenler her şeyden önce Kur’an’ın altını eşeliyor, onu tartışılmaya açık bir güvensizliğe itiyorlar.
Bu yüzden İhsan Şenocak hocanın “Buharî, Müslim çökerse İslâm çöker.” sözü doğru, çünkü; Buharî ve Müslim’e uydurukçu derseniz, Buhari’de ve Müslim’de geçen Kur’an’ın Hz. Peygamber döneminde yazıldığı rivayetleri “uydurma” riski ve kategorisine sokarsınız.
Kur’an’a aykırı uydurmalar yapmaktan çekinmeyen uydurukçu (hâşa!) insanların Kur’an’a uygun uydurmalar yapamayacağının garantisini veremeyeceğiniz için Kur’an’ın yazıldığı rivayeti de, hatta 6 bin küsür ayet oluşu da, elimizdeki ilk mushafın 121 yapraklık oluşu nedeniyle, Kur’an’ın Allah tarafından korunacağı” âyeti de.. Hepsi “uydurulmuş” ithamıyla karşı karşıya kalır, hadis inkarcılarının demagojileri de aksini ispatlamaya yetmez..
Ve daha Hz. Peygamber Döneminde yazıldığını bile rivayetler olmadan ispat edemediğiniz Kur’an’ı güvenilmez (!) insanların aktardığını söyleyerek, kendi bindiğiniz dalı kesmiş olursunuz. Kendilerine “uydurma rivayetler yumurtlamışlar” dediğiniz insanların mushafa âyetleri uydurarak yazmadıklarını da ispat edemedikten sonra, geriye Kur’an mı kalır?
Kur’an’ı ve hadisleri içinden çekip aldığınız zaman geriye İslâm mı kalır!?
Osman COŞAR